17 Ocak 2013 Perşembe

Beş Duyu : Sevmek




insan sevdiği zaman yalnız yüreğiyle ve beyniyle sever ama seviştiği zaman biilinen beş duyusunun tümü devreye girer.... 

görmek: tabi ki görsel algı en önemli algıdır çoğu kez ilk yaklaşım alarmını gözlerden alır beyin
beğenir...ister...reddeder....tiksinir... ama görmemeyi hiç düşünemez...
görmek olmasa belki bu kadar büyük nüfus olamazdı yeryüzünde...

işitmek: bazen duydugu bir ses gördüklerinden önce onu esir alır tutkularıyla..
o sadece sesin peşine gittiğinde bile karşısındakı kim olursa oılsun geri dönmez...

koklamak: koklamayı seviyordu yanaklarını ,boynunu kokladığında
seviştiği bedenin haritasını çıkarıyordu beynindeki ekranda...
insan teni her defasında farklıydı her defasında biraz daha iyi anlıyordu farklılığı...
sokakta her fırsatta her yerde kokluyordu insanları kokladıkca sevıyor...koklamadıgı hıc bır seyı ne yıyor ne gıyıyor.. kokladıgı insanlarda cıcek kokularını sevıyor
agır kokulu insanlar ona hain,arsız,sahte geliyor .... en çok sevdıgı temız ve saf
kendi olduğu gibi kokan insanları koklamak.. sevısırken yuzunu kokluyor,gogsunu
bırıyle yatmadıgı surece o kokuyu duymuyor onu duyana kadar ılgısını cekıyor
yattıktan sonra o koku eger uzun sre beraber olursa bozuluyor,eksıyor;o yuzden yattıgı andan ıtıbaren uzaklasıyor flort donemını cok sevıyor...platonik aşkı da oyle... boşaldığı zaman huzur bulan nerde olursa olsun bunun için yaşayan senı sevıyorum sözcüğünün altında ne zaman yatacağız sorusu gizlidir.. bazen de arzulanmak ıster sadece koklanmak ister....
tenın kokusunu , bacaklarını , göğüslerini daha cok sever o zaman..

dokunmak: parmaklarıyla dokunduğu yüzeylerdeki kabartıları , çukurları deşifre etmeye çabalıyor ne zaman nerde nasıl bir yara alıp da böylesi bir iz taşıyabiliyor teninde diye kafa yorar......
tat almak: öpüşmeyi çok seviyor... dudaklarıyla bütün bir bedeni tanımayı... diliyle ıslatarak tendeki kokuyu daha da iyi algılamak etin dişlerinin arasındaki tedirgin duruşunu...
her bölgede ayrı bir dokunun varlığı... ıslanan yüzeyin içten içe yumyşayıp kayganlaşması....




1-    koku
koku bazen çok şey belirler... bir anlık bir koku...unutulmayan anılar arasındadır
koklayarak dolaşan insanlar vardır....kalabalıkta avını arayan köpekler kadar ilkel...bir o kadar da dürüst.... ne istediklerini bilerek ararlar oynamazlar ....yalan yapmazlar....




2-    görme
sokakta yürürken birdenbire içinizden bir şey akar.... gördüğünüzün ne olduğunu fark etmeden görüntüden çıkan her neyse....daha önceden pek çok ayar çektiğiniz
fiziksel özelliklerini artık ezbere bildiğiniz o yabancı mıdır ?
yoksa sadece gözgöze gelindiğinde muhtemelen tek taraflı olmayan bir içgüdüdür o ılıklık... ilkel yaşantıda ne kadar uzak ve mesafeli yaşadıysak bugun artık ceplerimiz iç içe gündelik hayatlar yaşıyoruz engel olamayacağımız şeylerden zevk almaya çalışsak ya....
  
3-    işitme
duyuyor musun.... dinliyor musun... dışardan gelen sesleri? içinden geçenleri duyuyor musun? kendini dinliyor musun? kimin sesini duyduğunda içinden akan ılıklığı gizlemek istedin? kimle telefonda konuşurken onu yanında hissettin?
işitmek...duymak...hissetmek...beş algıdan belki de en az önemsenen..
oysa ki yaşamın ritmiyle uyumlu olamazsak yapamayız... yaşamın ritmi her yerde bir değil.. istanbul...hakkari....ashgabat.....benjing..... nereden gelirse gelsin içimizi yalayıp geçen bir sese karşı koyması hep çok zordur...

4-    tat alma duygusu
görünüşünden...kokusundan...sesinden hoşlandığın bir şey varsa....mutlaka tadına da bakmak istersin.......dilinle ıslatarak....emerek.....öperek....onun teninin dokusunu , tadını ,vucut salgılarını , terini ve spermini tatmak istersin.... onu ısırarak yemek değil belki ama.... ondan bir parçayı ağzında hissettiğin her dakika daha çok zevk alırsın
et bir parçasıdır ruhunun.... 



AMANN DIKKAT ....HER HOŞLANDIĞIN ŞEYİN TADINA BAKMADAN ÖNCE GÜVENLİĞİ TEST ET!!!!!
 5- sevmek dokunmaktır..
The way to a man's heart isn't through his stomach ‑- or even his pants.