henüz gün batmamıştı pencerede...
-Günaydın aşkım... diye fısıldadı yatağındaki gölge...
-Biletlerimizi aldım sen uyurken...Gece yarısı bu şehirden ayrılmış olacağız... sevgilisinin çıplak teni dışarının soğuğunu taşıyordu ve uykunun derinlerinden uyanmak için ürpererek bedenine dolanan kollara ve bacaklara sarılmaya çalışıyordu.Sormak istemiyordu..
"-Nereye gidiyoruz?"
Dudakların göğüslerinin üzerinde ısrarla duruşuyla sertleşmiş uçlarını emerek ısırararak derin bir zevk dalgasına hazırlıyordu kendini... Kendini bırakmayı seviyordu böyle haz dolu anlarda. Sevilmeyi özlemişti böylesi üstüne düşülmesine alışık değildi...Genç yaşında erkeklere zevk vermeyi ve olabildiğince zevk almayı öğrenmişti bedeninden.
- Bir pavyonda karanlık içinde pullu saks mavisi bir gece elbisesi içinde spot ışığı altında makyajlı ve sarışın peruklu şarkı söylerken hayal ediyordu kendini.
- "Unutturamaz seni hiç bir şey Unutulsam da ben...
- Her yerde sen..Her şeyde sen...Bilmem ki nasıl söylesem"
- Ardı ardına gece mekanlarını dolaşan müdavimler sabaha karşı bu travesti barda sabahın ilk saatlerine doğru sahne alan genç ve alımlı Şahika isimli travestiyi izliyor...
- ŞAHİKA , her gece önce popüler şarkılarla başladığı programını hüzünlü alaturka eserlerle tamamlıyordu....
- -Aramızda bulunan değerli iş adamı ve sevgili Ahmet Bey için söylüyorum...bütün konuklarımıza da yeni yılda bu melodi tadında güzel günler diliyorum....
- Bu yılbaşı gecesinde de programın sonunda her gece kendisini izlemeye gelen sevgilisi için aynı şarkıyı söyledi.:
- "Gözlerinin içine başka hayal girmesin
- Bana ait çizgiler dikkat et silinmesin"
- ........
- Yeni yıla sahnede güle eğlene girdiler genç şarkıcı ve konukları.Sonra sahneyi dans müziği ve dans edenlere bırakarak vedalaştı.
- Program sonunda soyunma odasında yanı başında kendini izleyen sevgilisi işadamı Ahmet Bey'e anlatıyordu :
- -Yılbaşı geceleri mutlu olmayı yeni öğreniyorum...
- Gazino kapılarında ısınmaya çalışırken yılbaşı gecelerinde parlak ışıklı harflere dalar hayal kurardım:
- Bir gün ben de güzel kokan rengarenk giysilerle pahalı arabalarda gezecektim. Beni zengin ailelerin birinden çaldıkları masalına kendimi inandırmıştım... Annemle ablamlar kalaycılık, çiçekçilik yapardı... Babamla üç abim Dolapdere'de oto tamircisiydi...Akşam olunca çalar oynar dolaşırdık...uzun etekler giydirirlerdi göbek atardım... sesim güzeldi...Kendimi bildim bileli şarkı söyledim.....
- İşte ŞAHİKA bu, eski tamirci çırağı ŞAHİN ..
- benim de hayal ettiğim kadar renkli bir dünyam var artık.
Program sonunda soyunma odasında yanı başında kendini izleyen sevgilisi işadamı Ahmet Bey'e anlatıyordu bunları.
Anadolu çocuğu, evli barklı koca iş adamı kendisine köpek olmaya hazırdı. Pek çok erkeğe kul köle olduktan sonra bu denli yükselmişti gururu. Seviyor muydu onu? Hayır... Sevmek neydi ki?
- Çocuk yaşta onu bir tamirhanenin kuytusunda peşpeşe zorla seviştirildiği erkekleri de sevmemişti. Otomobillerin arka koltuğunun şekerli meşin kokusunu da sevmemişti... Abilerinin para kazanma yolu olarak seçtikleri bir sermayeydi o kadar. Şakayla başlayan sonra acıtmaktan öte derin bir yara bırakan sonunda kendini küçük yaşta ihtiyar hissettiği o ergenlik yılları.Aile dedikleri bir ticarethaneydi..... Sevgi paraya dönüştürüldükçe kıymetlenen bir cevherdi.
Soyunma odasının kapısı açıldı... Görevli büyük bir sepet içinde mavi çiçekler getirmişti Ahmet Bey'e bir göz ucuyla bakarak Şahika'ya doğru yürürken :
- Efendim, bu çiçekleri gönderen beyefendi sizinle bir yeni yıl içkisi içmek istiyor...
- Ah ne güzel çiçekler... belli ki sevdiğim rengi biliyor.Ne yapalım yeni yıla konsomasyonla başlamakmış kısmetimiz.Giyinip geliyorum kendisine şampanya içmek istediğimi söyle lütfen!
Konuşmayı duyan Ahmet Bey hiç sesini çıkarmadan açık kapıdan çıkıp gitti. Şahika soyunmuşken tekrar sahnede giydiği mavi elbiseyi giydi. Yakasına hayranından gelen mavi çiçeklerden taktı. Makyajını tazeledi.
Masasına yaklaştığında beyaz elbiseli uzun boylu kır saçlı misafiri ayakta karşıladı ŞAHİKA'yı. Eğilerek elini öptü.Oturduktan sonra :
-İsmim Kemal, masama şeref verdiniz...beni çok mutlu ettiniz Şahika...
Uzanarak sigarasını yakmasını beklerken Şahika:
-O güzel çiçeklerle siz de beni sevindirdiniz.....dedi...
-Nerelisiniz Kemal Bey, ne işle meşgulsünüz?.....
- Aslında İstanbul Süleymaniye doğumluyum,
ama ailem Kars'tan gelip yerleşmiş...Kimya üzerine İthalat ihracat yapıyorum.
- Ne kadar kolay değil mi böyle cümlelerle anlatmak Aslında yaşam öykülerimiz öykü olana kadar ne kadar da zor onları öyküleştirmek....
- Hem öyle ...hem değil...Bazı ayrıntılar o kısacık öykünün de üstüne çıkabiliyor....Benim ortaokulda bir sevdiğim kız vardı...adı ŞAHİKA...sizin ışıklı ilanlarınızı gördüğüm andan beri takibinizdeyim.....
Her geldiğimde maviden başka giysi giymediğinizi gördüm...size MAVİ MELEK diyebilmeyi çok isterdim....
Bakışları masanın üstünde mum ışığında buluştu...Şahika'nın gözleri parlıyordu...yağmur öncesi gibi...sakin ve kararlı bir sesle devam etti :
-İsterseniz bir an bile burda durmadan kaçırabilirim sizi...?...
- Bu konuşmadan bir saat sonra yeni yılın ilk sabahında güneşin doğuşunu Şile'de ellerinde şampanya kadehleriyle kumların üzerinde izliyorlardı... Issız ve uçsuz bucaksız bir sahilde yeni tanışmış iki yabancı... dünyada başka kimseleri yokmuşçasına yakın... İkisi de denizin üzerinde yükselmekte olan güneşe dönmüştü yüzlerini... Kendi kendine konuşur gibiydiler... kaçarcasına çıktıkları için gece kulübünden Şahika mavi gece elbisesiyleydi.
- Kemal beyaz ceketini çıkarıp omuzuna koyduğunda ürperdi...Gülümseyerek bu sıcak dokunuşa teşekkür etti sessizce...Küçük bir öpücük kondurdu Kemal Şahika'nın etli dudaklarına:
- -Sormadım...istedim ve öptüm...umarım kızmadın...Gülen gözlerle önemi yok der gibi baktı Şahika:
- -Hayır demeyecek kadar huzurluyum.....dedi...
- -Burada bir arkadaşımın otelinde rahat bir dairem var istediğin zaman çıkıp dinlenebilirsin....
- - Bu yılın ilk gününde ne yaparsan bütün bir yıl öyle geçer...yalnız kalmak istemiyorum... huzurdan fazla bir şeye ihtiyacım yok...
- - Burada ...veya otel odasında .... yanında olmak...sana huzur vermek beni mutlu eder....
- İki yabancının dudakları güneşin pırıltısında birleşti tekrar... Uzun bir öpüşmenin ardından sımsıkı sarıldılar... Bir süre sonra denize ve güneşe sırtlarını dönerek elele arabayı park ettikleri yol kenarına doğru yürüdüler...
Otomobil hareket ettikten sonra hızlanarak sakin ana caddeyi geçti kayaların tepesinde muhteşem bir manzaraya kurulmuş otelin önünde durdu. Otelin girişinde kapıda karşıladı arkadaşı Kemal ve Şahika'yı... Büyük bir içtenlikle ellerini sıkarken sordu:
- Hoşgeldiniz Kemal Bey... Bu ne şeref yeni yılınız kutlu olsun efendim... Dairenizi hazırlatıyorum bir kahve içer miydiniz lobide?
Kemal usulca fısıldayarak:
- Şahika Hanım yorgun musunuz ? hemen dinlenmek mi istersiniz ? yoksa sabah kahvesi içip biraz daha sabahın keyfini çıkaralım mı?....
- Yorgun değilim... manzaralı bir pencere önünde güneşi ve denizi seyredelim oturup... Hem konuşacaklarımız var daha....
Kendilerine gösterilen salona geçtiler.... Oldukça sade döşenmiş fakat temiz bir otele benziyordu... Pencere kenardında karşılıklı iki koltuk ve ortada sehpa duruyordu..Koltuklara oturdular..Güneş yükselmeye devam ediyordu.... Deniz henüz hareketlenmeye başlamıştı... Az önce yürüdükleri kumsala tepeden bakıyorlardı...Kahveleri geldi... Kemal sigaralarını yakarken Şahika coşkulu bir tonda konuştu:
- Sanki bu koskoca sahilde hala ikimiz yalnız yürüyor gibiyiz...
- Yalnız olmak seni rahatsız etmiyorsa ne güzel....kendi adıma çok sevindim....oysa senin pırıltılı bir hayatın var..Daha neşeli ve eğlenceli bir dünyadan geliyorsun...Sana yavan gelebilir benim yaşantım..
İkisi de şimdi birbirlerinin yüzüne bakarken yaşadıklarını düşünüyordu.. Yaşamadıklarının düşünüyordu... Birbirlerine soru sormaktan yorulduklarında...Şahika ayağa kalktı ve elini uzattı Kemal'e :
- Artık dinlenmek istiyorum...Bu yılın ilk gününde dinlenemezsem bütün bir yıl hiç dinlenemem...
- Peki ...nasıl istersen....dedi ayağa kalkarken Kemal.
Resepsiyondan anahtarı alıp asansörle en üst kata çıktılar. Kemal'in elini tutmaya devam ediyordu Şahika... İki küçük çocuk gibi coşkulu ve heyecanlı , İki olgun insan gibi isteklerinin bilincinde
- ve huzurlu suite daireye girdiler. Güneşin yerdeki halı zeminde kocaman sarı bir ateş yaktığı geniş salona girdiklerinde Kemal kollarından tutarak öptü Şahika'yı...:
- -Hoşgeldin ....
- Uzun ve sıcak bir öpüştü bu... sabaha kadar iki insanın tenlerinde biriken enerjiyle birbirlerine sarıldılar.... Gecenin bittiği yeni yılın ilk sabahında sıcak bir odada farkettiler ilk kez ne kadar üşümüş olduklarını:
- - Birer içki hazırlayacağım ikimize....ne içersin?
- Şahika usulca fısıldayarak:
- - Ben önce sıcak bir duş yapmak istiyorum canım...Sonra beyaz şarap olabilir...
- - Nasıl istersen......
- Kemal bunu söylerken rahat hissettirmek amacıyla iki omuzunu yukarı kaldırarak eliyle yatak odasına geçişi gösterdi. Kendisi de sade döşenmiş salondaki içki dolabına doğru dönerek yürüdü....
- Ne kadar büyük tesadüfler yaşıyor insan. Bir isim veya bir renkle bazen çok uzak bir duygu uyanıyor insanın içinde. Bomboş soğuk gölgeli bir çıkmaz gibiyken yaşamı bir gecede seslerle dolu güneşli bir sokağa dönmüştü. Ne kadar şanslıydı hayran olduğu bir insanla bir aradaydı.. oysa düne kadar bunun hayali bile çok uzaktı. Gerçek neydi peki?
- İçki dolabında bir şişe soğutulmuş şampanya bulmuştu... Açıp kadehlere doldurdu... elinde kadehlerle yatak odasına doğru yürüdü. Yerde Şahika'nın mavi elbisesi duruyordu.... çıkarıp oracıkta bırakıvermişti... Odanın ucundaki kapıdan banyoya geçerken yerde çoraplarını ve külotunu gördü... banyonun eşiğinde peruğu duruyordu... Banyonun kapısında durdu ve baktı:
- Banyoda sadece mum yakılmıştı...loştu... Köpüklerin arasında kısacık saçlı başıyla Şahika'yı ilk kez çıplak görüyordu...Kemal elindeki kadehleri gösterirken Şahika coşkulu bir tonda konuştu:
- - Gelsene bak ne kadar güzel burası...
- - Bak şampanya buldum.......sen kadehleri tut ve bana yer aç....
Kadehleri uzatırken Şahika'nın bakımlı ve suda parıldayan teninden gözlerini alamadı bir an..soyundu ve kendini köpüklü suya bıraktı yavaşça... Şahika kadehlerden birini uzattı ....suyun içinde ilk kez birbirine dokunan çıplak tenlerin ürpertisi kadehlerin birbirine değerken çıkardığı ince sesle uyumluydu :
- - Mutlu yıllar ... Bu güzel sabah için sana teşekkür etmek istiyorum......
- - Seni rahat ettirebildiysem ne mutlu bana...
- Şampanyadan birer yudum aldıktan sonra Kemal arkadaşının iri gözlerine bakarak:
- - Şahika bak......
- Şahika sözünü kesti:
- - Şahika... benim sahne adım o....çırılçıplak yanındayım...maskeler ve giysilerle örttüğüm gerçek kişiliğimle burdayım... adım Şahin......
- - Peki canım...Şahin...Belki çok acele diyebilirsin ama... seninleyken hissettiğim bir yalınlık ve huzur var... Bunun bir geceden daha uzun sürmesini isterim kendi adıma....
İkisi de büyük birer yudum aldılar şampanyadan... Sessizlik oldu önce...Şahin'in gözlerinde parlayan gözyaşı değil, küçük mutluluk kıvılcımlarıydı....
- - Senin kadar duygusal birini tanımak benim için de çok güzel....
- Arkadaşlığının tadını çıkarmak istiyorum ben de...
- - O zaman birlikte bir seyahate çıkmaya ne dersin...
- Önümüzdeki bir hafta boyunca İstanbul'da olmam gerekmiyor....
- Benimle sıcak bir iklimde tatile ne dersin?
- -Dur..dur..Ne kadar hızlı çalışıyor kafan...biraz dur..nefes al...
- İzin verme hiç bir düşüncenin şu anki sıcak duyguları bozmasına...
- Öp beni....senin olmak istiyorum....
Şahin bu sözler üzerine bir yudum aldı şampanyadan... kadehi dikkatle kenara bıraktı...Suyun içinde elleriyle kendine yol açarak Kemal'e yaklaştı... kollarını boynuna dolarken dudaklarını Kemal'inkilere dayadı ve aralık ağzından içeriye şampanyayı usulca bıraktı... İki erkek suyun içinde birbirine sarılarak uzun uzun öpüştü... Kemal'elleriyle Şahin'in vücudundaki kıvrımları ve en kuytuları tanımanın zevkini tadıyordu. Suyun dayanılmaz hafifliğiyle Şahin bacaklarını açarak partnerinin kucağına yerleşirken sertleşmiş erkekliğini eliyle bulup okşamaya başladı. Usulca elleri en kuytu en mahrem yerlerinde gezinirken dudakları konuşamadıklarını birbirine anlatıyordu... Kemal'de Şahin'in erkekliğini bulmuş ve okşamaya başlamıştı.... Suyun içinde Kemal biraz daha geriye yaslanarak Şahin'in kucağına oturması için yol açtı... Şahin Kemal'in organını içine alıp yerleştirdikten sonra elleri birleşti... Bu andan sonra artık yavaş ve sayılı o en doruktaki zevkli anları yaşamaya başladı iki ıslak erkek bedeni....,
İki ıslak ten çırılçıplak uzanmıştı yere ...tavandaki sıvada bir çatlakta kendince resimler çiziyordu... Bir tepeye tırmanmış ve sonra kısa bir an durmuşlar, tepeden aşağı bırakıp sonuna kadar coşkuyla yuvarlanmışlardı.... Sırtüstü yattıkları halı zeminde birlikte çıktıkları bu yolculuğun çok başında olduklarını biliyorlardı..... şampanya ve sigara içerek sevişerek geçirdiler günün ilk saatlerini.
Kapı tıklandığında Kemal yerinden doğruldu ... havluyu peştemal gibi beline dolarken:
- - Yiyecek bir şeyler söylemiştim...oda servisidir..... dedi.
- Gelen beyaz örtülü tekerlekli servis arabasında yok yoktu.. Beyaz porselen tabak ve kaplarda bal, tereyağ, zeytin ve peynir çeşitleri, taze pişmiş çeşitli ekmek ve kruvasanlar, şarküteri ürünleri,söğüş domates, salatalık, cam bir sürahide portakal suyu ve bir termosta çay ve kahve .
- Şahin yattığı yerden salon kapısındaki kahvaltı servisini görünce küçük bir çığlık attı:
- -Aman allahım bunların hepsi bizim için mi?
- -...Evet....Yetmezse mutfağın yolunu da biliyorum...
- seni bu dairede aç susuz kapattığımı düşünmeni istemem...
- -...Kim kimi kapatacak... Bu hiç belli olmaz..
- - Salondaki masayı hazırlıyorum...giyin istersen...
- -Masada yemesek....hemen buracıkta yerde yiyemez miyiz...?
- Bunun üzerine Kemal'in servis masasını yatakodasına doğru sürerken Şahin boynuna sarılıp yanağına bir öpücük kondurdu....
- - Dur...dökeceğiz yere...şımardın...
- - Dökmeyiz...beni bu kadar şımartmasaydın...
- Kemal tepsiyi yere koyduktan sonra portakal suyu doldurdu kadehlere...Şahin bu arada tereyağı sürdüğü ekmek dilimini Kemal'e uzattı ısırması için...Portakal suyunu bitirdiğinde :
- - Çok acıkmışım...susamışım...şimdi çay içebilir miyim?
Kahvaltı uzun bir sohbetle birlikte bittiğinde sigaralar yakıldı..içildi..Şahin içtenlikle sordu:
- - Sahiden buradan gitme fikrinde ciddi misin....
- - Tabii ki...istediğim an...istediğim yere gidebileceğimden emin olabilirsin...
- benimle gelmek istersen sevinirim...
- - Mesela nereye?
- - Nereye istersen..
- - Sen karar ver...
- - Tamam..Kıbrıs olsun...
Cep telefonuna uzandı...geceden beri kapalıydı....Bir numarayı seçti ve aradı:
- - Selamınaleyküm...nasılsın gardaş.... canım bir kaç gün kaçmak istiyor.....bana iki kişilik Kıbrıs'a uçak bileti ayarlar mısın...?Ne gerekiyorsa yap işte...Ha bir de otel rezervasyonu....Tamam....Ben ararım....Görüşürüz...
Telefonu kapattıktan sonra döndü Şahin'e:
- - Tamamdır...gece konuşuruz...
- - Ne kadar kolay bazen her şey...
- - Mesela ne?
- - Yattığın yerden senin için çalışanlara emir vermek gibi...
- - Ya neden basit düşünmüyorsun...Birine bir iyilik yaparsın...
- sonra da senin ihtiyacın olunca o da sana iyilikle cevap verir...
- ticari adı bartır....
- - Karşılıksız iyilikler tehlikelidir....
Kemal uzanıp Şahin'in elini tuttu ve öptü...
- - Meleğim sen ne kadar safsın....
- - Değilim....
- - O kadar masumsun ki....hem de kirli dediğin her şey
- senin saflığınla ışıl ışıl aydınlanıyor...
Giderek yükselen bir tutkuyla sarılıp uzun uzun öpüştüler.
- - Seni seviyorum galiba...dedi Şahin...
- - Galiba mı? Ben seni hep sevdim...
tanımadan önce de seviyordum...
diyen Kemal sevgilisine sarılarak yerde yuvarlandılar.Bir an sakinleştiklerinde Şahin muzur bir ifadeylebal çanağını eline aldı bir parmağını daldırdı....Ağzına alıp emdikten sonra sırtüstü uzanmış onu izleyen Kemal'iöpmeye başladı...Tekrar balla sıvadığı parmağını sevgilisinin göğüs ucunda
göbeğinde ve erkekliğinde bal damlalarından izler bırakarak gezdirdi.Diliyle bu damlaları tek tek yalamaya ve emmeğe başladı...Dikleşmiş göğüs uçlarını küçük ısırıklarla yokladığındaKemal zevkten sıçrıyordu. Göbeğindeki balı da diliyle ağzına aldı.sertleşmiş Penisin ucundaki bal damlasını yaladı
ve yavaşça köküne kadar ağzına aldı.Tek tek yumurtalarını emmeye başladı...o sırada parmağında yeniden sıvadığı yumurta torbasınınbittiği yerden deliğine doğru sürmeye başladı..
- - Dur ne yapıyorsun..huylandım....diye tepki verdi Kemal yerinden doğrularak...aldırmadan devam ediyordu Şahin...Hem penisini emiyordu hem de parmağıyla deliğin etrafını okşuyoriçine hafifçe sokup çıkarıyordu....Kemal bir süre sonra zevkle bağırdı....
- - Boşalıyorummmmmmm....
Şahin daha da hızla emmeğe ve parmaklamaya devam etti ...Bir kaç saniye sonra ağzında patlayan Kemal'in tuzlu ve sıcak menisini yuttu ve sırtüstü devrildi....
İki sevgili yanyana ve nefes nefese kalmış yorgun halde uykuya daldılar.Bazen göktaşları birbirine çarparak enerjileriyle bütünleşiryeryüzüne düşerken tek parça olurlar...kütleleri değişmiştir...enerjileri de...Beyaz çarşaflar arasında iki çıplak sevgili uykunun sıcak boşluğundabirbirine sokulmuş uyuyordu.....bazen biri yattığı yerde diğer tarafa dönerkendiğeri de onun peşinden aynı tarafa dönerek
kolunu beline doluyordu..bazen yüz yüze geliyorlardı ...nefesleri kesişince..o zaman dudakları birleşiyorsevişmeye başlıyorlardı...Gölgeler uzamaya başlamış...günün ortasını çoktan geçmişti...
İki günde yaşanan ilişkileri ve aldıkları mesafe yorucuydu.Şahin birden ter içinde uyandı....soluk soluğaydı...Kemal de onunla uyandı:
- -Neyin var?
- -Yok bir şeyim....kabus gördüm...Kemal bir bardak su getirdi içmesi için uzatırken:
- -Ne gördün...anlat ama önce suyu iç...
- - Sağol....çok iyisin...suyu içtikten sonra Kemal'in yakıp uzattığı sigaradan bir nefes aldı
- ve anlatmaya başladı:
- - Bir bacadan aşağı kayarak düşüyordum rüyamda...tutunacak hiç bir yer yoktu..kayarak indikçe dibi görünmüyordu...bu duyguyu iyi bilirim...ne zaman bir dönüm noktasında olsambu kabusu görürüm....
- - Demek herkesin böyle klasik anahtar kabusları varmış....
- - Seninki nedir?
- - Boğulmak...suda veya dumanda boğulmaktır kabusum...
- - Neden acaba?...Benimkinin nedeni çok açık...Çocukluğum tenekeciler arasında geçti....
annem ve kardeşlerim çöp toplar satardı, çiçekçilik yapardı,dedem teneke soba boruları yapardı...
işe giderken beni bebekken dedemin yanına bırakırlardı..dedem de yaramazlık yapmıyım diye
teneke borunun içine yatırırmış beni...bir tünelin içinde kendini hapsedilmiş bulma duygusu
ordan hatıra...Asla veda etmemeli..giderken sormadan gitmeliiz bırakmadan...izden öteye hiç varolmamalı...Dışardan süzülen akşamın solgun mavisindeİki çıplak sevgili beden hiç ışık yakmadan
gerçeklikten yakın yalnızlıktan daha somutgölgeli sigara dumanında yatağın içinde oturmuş
konuşuyordu :
- - Bir müzik olsaydı şimdi.....keman...ud bir de kanun,öyle bir şarkı olsaydı ki ; çocukluğumun soğuk gecelerini ısıtacak dertlerimi avutacak, içimdeki gerçek umutları yeşertecek...
Kemal yatağın başucundaki düğmelerden birine basarakmüzik setini açtı....radyo dalgalarının arasındanBehiye Aksoy söylüyordu:Gözlerin bir aşk bilmecesi sorar gibi
- - Canım rakı istiyor benim de....ama önce iki parça giysi bulmalıyız...
- - Örtünmek için yalnızca....bizim olmayan... bizi ele vermeyen...anlam yüklemediğimiz ..koyu kahverengi..kalın....kareli...çizgilisıcak yünlü kışlık giysiler....Kemal'e sokuldu iyice ve fısıldadı :
- - Dışarı çıkmayalım...burda kalalım
- - İstediğin kadar kalacağız güzelim....
Kemal dudaklarından öperek susturdu Şahin'i..Akşamın alacasında bedenleri ateş gibi yanıyordu...
Dudaklarını gezdirdiği teninde artık yabancı değildi...Her öpüşte titreyen ruhunu hissediyordu Şahin'in..Ürkek bir yaralı kuş gibi altında zevkten inlerken...Bacaklarının bakımlı pürüzsüzlüğü arasında yokolmak istercesinegömülüp giderek bütün özünü akıtıyordu sıcak karanlık kuytulara...
Önce Şahin Kemal'in beline doladığı bacaklarını geripkendini bi an kasarak boşaldı derinden gelen bir patlamayla...sonra Kemal inleyerek bıraktı kendini sevgilisininkollarına.....
Karanlık biter bir gün...umutlar çiçek açtığında...aynadan geçersin korkusuzca...yara alsan da acımaz...Beyaz çarşaflar arasında aşk yorgunu uyuyorlarken kapı çalındıKemal kalkıp beline sardığı havluyla kapıdaki tekerlekl servis masasınıiçeriye aldı...
Şaşkınlıkla uyanıp yattığı yerden doğrulan Şahin'in sevinç çığlığı yankıdı...
- - Aman allahım neler var o masada ?
- - Balık...salata...patlıcan ezme...beyaz peynir...turşu...rakı...yeter mi?
- - Deli misin bir ziyafet bu...beni şımartıyorsun....
- - Bak burda da giysiler var..istediğin renklerde....siyah blucin...gömlek ve kazak...
- - Ne zaman ayarladın bunların hepsini?
- - Farkında mısın biilmem bütün gün yataktaydık..sen bir ara uyurken arkadaşım aradı...bir isteğimiz var mı diye....ben de bahsettim...giysilerimiz olmadan geldik...bir şeyler ayarlasın diye...sigara ve balık istedim...
Söyleyecek söz bulamadı Şahin...karşısında bu sevgi dolu adamı haketmek için ne yaptığını düşünürken gözünde bir damla yaş belirdi...
Kalktı...yanına kadar yürüdü ve iki eliyle tuttğu Kemal'in başını kendine çekti...uzun uzun öptü....
- - Hadi yiyelim...dedi Kemal,Masayı kurdu...mum yaktı...rakıları doldurdu...
- Şahin kadehini uzatarak Kemal'e fısıldadı :
- - Sevgiye...dostluğa...aşka
- - Bize....
Yemek faslı uzadıkça uzadı ....konuşmalar..radyodan gelen alaturka.....denizden gelen dalga sesleri....
Sabaha doğru uyumaya yattılar....uyumaktan başka her şeyi yaptılar...Ancak sabahın ilk ışıklarında yorgun düşüp uyumaya başladılar...İki yaramaz çocuk gibiydiler...yatılı okuldan kaçmış iki can arkadaş gibi...kendilerini öyle bıraktılar ki birbirlerinin kollarındasanki böyle yaratılmış gibiydiler...
Uyandığında yalnızdı...kalktı acayip çişi gelmişti....gitti işedi....Karşısındakı aynalı dolapta kendini görünce yavaşça ayılmaya başladı..Kaç gün olmuştu bu odaya gireli...?Yanında biri vardı...adı neydi........? ufff ne çok içmişti yine....Kemal...adı buydu..ama nasıl biriydi....?
Unutmak ne güzeldi bazen...Herşeyi silmek..Bunun için içiyordu hep...ama şimdi unuttuğu her şey için pişmandı...tek tek teninde hissettiği ilişkinin izlerini seviyorduher anı hatırladıkça mutluluğu artıyordu....ıslak dudakların boynundaki ılık dokunuşuyla uyandığındahenüz gün batmamıştı pencerede...
- -Günaydın aşkım...diye fısıldadı yatağındaki gölge...
- -Biletlerimizi aldım sen uyurken...Gece yarısı bu şehirden ayrılmış olacağız...
nerede olduğunune olduğunu düşünmek istemiyordunereye gideceğini debedeninde gezinen ıslak etli dudaklarısıcak ve istekli parmakları hissederekzevkle doruğa çıkmak istiyorduşımartılıyordu ilk kez böylesineve şımartılmayı seviyordubir kez sevilmenin tadına varınca daha azıyla yetinemezsin...
Yolculuk...yeniden...gitmek...eskiye sırtını dönerek yeniye doğru bakmak...
Otelden ayrıldıklarında saat 20:00'ydi..Yeni giysiler içinde ikisi de daha genç ve coşku doluydu...
Şile çıkışında biraz trafik var hala insanlar tatil için bir yerlere gidiyor....İstanbul yolu rahat...trafik akıyor....Kemal rahatlamış yola verimişti kendini...Hızlı kullanıyordu...Şahin radyoda çalan şarkıya dalmıştı...Köprüden geçerken Boğaziçi görünüyor gece ışıklarının bütün coşkusu ve yorgun karanlığıyla ....İkisine de birer sigara yaktıktan sonra konuştu Şahin:
- - Hiç düşündün mü? Son günlerde birbirimizden başka kimseyle konuşmadık..
- - Evet...ne olmuş?
- - Yalnız başımızayken yaşadığımız ilişki gerçek yaşama ölçüt olabilir mi sence?
- - Ne demek istiyorsun?
- - Bak güzelim, biz kimiz ?...nereden geldik?...nereye gidiyoruz?...
- Bunları sorgulamadan duramıyorum...Yeniden başlamak kolay olmayacak...benim geçmişim....
- Senin geçmişin....gölge gibi peşimizde olacak....
- - Sorgulamadan yaşanmıyor bazı ilişkiler değil mi?
- - Sorgulamak değil kendimi bu masala inanmak...sana olan sevgime kanıtlar bulmak için...Yeni bir başlangıç bu...başkasına benzemiyor..Senin için de öyle değil mi?
- -Ne farkeder denemek istiyorum....Seni Seviyorum...
- diye fısıldadı Kemal Şahin'e dönerek...
Havaalanına yaklaşmışlardı aniden önlerinde bekleyen araçların kırmızı stop lambalarını gördü....fren yaptı....araba yavaşlamadı...
Gece Haberlerinde kazayı duyurdular:
Bayram tatilinde yine trafik can almaya devam etti.İstanbul'da Atatürk havalimanı kavşağında meydana gelen kazada 2 ölü var.21:00 sularında havalimanına 500 metre kala virajı hızla alan aracın fren yapamadığı güvenlik kontrolunda bekleyen araçlara çarpmamak için emniyet şeridine oradan da bankete yuvarlandığı tespit edilmiştir.Kısa sürede yanmaya başlayan ve infilak eden araçta gece alemlerinin "Mavi Melek" adıyla anılan travesti şarkıcı Şahika (36) ve arkadaşı işadamı Kemal Kaya ( 39) can verdiği tespit edilmiştir..
başı sonu belli tek satırlık bir haberdir hayat...
içini doldurmakla geçer koskoca bir ömür...
bitti