6 Ocak 2020 Pazartesi

Sevgiliye Mektup 3

Sevdiğim
Bu mektupta geçmişten bir hikaye anlatıyorum:

Can akademide okuyan genc bir resim öğrencisiydı...
okuldan boş zaman buldugunda Cağaloğlunda bir kırtasiyede çalışıyordu .
işyerinde yarızamanlı çalışan bir kıza aşık oldu.. .
kız konservatuarda okuyordu...adı Karmen'di..
sabahın erken saatlerinden geceye kadar birlikteydiler...
şiir yazıyor..şiir yaşıyorlardı...
resim yapıyor...konser ve sergileri.geziyorlardı... 
birlikte cok egleniyorlardı...paraları varsa yiyor, taksiye biniyor
yoksa yürüyor suyla karın doyuruyorlardı.
İstanbul onlarındı sanki......
yaşadıklarını fotoğraflıyor..
gizli gizli sevişiyorlardı...
Karmen'in kendinden büyük olgun bir sevgilisi vardı
Can bunu biliyordu
en baştan razıydı..birlikte yaşadıkları ona yetiyordu....
bir gün üçüncü şahsı Cihangir deki evinde
ziyarete gittiler...Mahir tanınmış bir şairdi..
kırk yaşında ve evliydi..
şair ve iki genç aşık şiirden konuştular.....şiir okudular....şarap içtiler...seviştiler.....

  • Karmen iki erkek arasındaki dilsiz tutkulara 
  • rehber olmustu.....sanki erimişti.....yokolmuştu...
  • delikanlıyla olgun adam odada yalnızdı....
  • dokundugu tenin kadife hissini daha önce tatmamıştı.....
  • dudaklarının sert ve arzulu çizgileri onu büyülemişti..... 
  • pipo tütünü ve şarap kokulu teni uzun boylu  esmer adamı daha da çekici yapıyordu...
O günden sonra bir daha hiç yalnız kalmadılar...
bir süre sonra da Can ve Karmen ayrıldılar 
bir daha görüşmediler...haberlerini alırdı bazen...
Mahir karısından boşanıp Karmen le evlenmişti..
bir gün yanından geçen bir otobüsün içinde oturan cama dayalı yorgun bir kadın suretinde Karmen'i gördüğünü sandı...Evlendi...Herşeyi unuttu...Hayatın en acı yanı iyi ve kötüyü hızla unutmaktı...

  • Yirmi yıl sonra Cihangir 'de bir sanat fuarında bir kadın tutup 
  • " sizi tanıdım yunus mahlasıyla şiirler yazıyordunuz " dedi ve kendini tanıttı... 
  • Can kendinden utandı...ilk bakışta tanıyamadığı şişman  kadın Karmen'di.
  • Kadın tanınmayacak kadar değişmişti...
  • Can hayalindeki güzel gençlik aşkını öldürdüğü için 
  • kızdı kadına içinden...
  • ne kadınlar sevdim zaten yoktular



Böyle Bir Sevmek
Ne kadınlar sevdim zaten yoktular
Yağmur giyerlerdi sonbaharla bir.
Azicik oksasam sanki çocuktular,
Biraksam korkudan gözleri sislenir.
Ne kadınlar sevdim zaten yoktular
Böyle bir sevmek görülmemiştir.
Hayır, sanmayın ki beni unuttular.
Hala arasıra mektupları gelir.
Gerçek değildiler, birer umuttular
Eski bir şarkı, belki bir şiir
Ne kadınlar sevdim zaten yoktular.
Yalnızlıklarımda elimden tuttular
Uzak fısıltıları içimi ürpertir.
Sanki gökyüzünde birer buluttular,
Nereye kayboldular şimdi kim bilir.
Ne kadınlar sevdim zaten yoktular
Böyle bir sevmek görülmemiştir.
Atilla İLHAN

Sevgiliye Mektup 2



Sevdiğim
Eski bir yazımı senin için kısaltarak yazdım...
Sanal ortamda iki adam hayat hakkında yazıp çiziyordu....
genç olan bir dolu şey düşünerek yazıyordu,
yaşlı adam resimler çiziyordu kara kalemle.

bir gün ekşisözlükte genç adamın kendisi hakkında bir yazısını  gördü. Kendi yazdığı mektuba cevaptı bu. 
Çözüm değil yol arkadaşı arıyordu. 
yaşlı adam genç adamın  arkadaşı...ailesi...sevgilisi oldu. 
yaşamayı ertelediği ilk aşkıydı.

Yaşlı adam hızla yaşayıp tüketmekten korktuğu ilişkiyi 
yıllar sonraya taşımayı istiyor, 
her defasında"gel" diyen tutkulu dudaklara 
karşı koyamadıgı için kendine kızıyordu... 
oysa varolmak ona "gel" diyen birinin varlığıydı.
"gel" diyen kimsesi kalmayınca kimi özleyecekti? 

yaşamı boyunca hep akıllı, uslu, olgun, 
anlayışlı ve düşünceli bulmuşlardı onu 
ama  kimse onu güzel bulmamıştı.
Şimdi biri onu güzel bulduğunu söylüyordu.
Öyleyse bu yaşanmalıydı tam da şimdi , geç olmadan.

İşte böyle yaşıyorum bugün de...seninleyim

Sevgiliye Mektup 1



Günaydın güzel insan,

"Sevmek ve kaybetmek" üstüne çok sevdiğim bir masalı anlatıyorum bugün

Orpheus ve Euridike:
İki büyük sevdalıyı bir gün ölüm ayırır, Euridike ölüler diyarı yeraltına gider.
Orpheus'un kahrolduğunu gören periler ona bir anlaşma önerir:

"Müzisyen Orpheus Argonotları Sirenlerden kurtarmış türlü belaları enstrümanıyla çaldığı ezgisiyle aşmıştır, kurtaramadi  Eurydike'yi. Hades'e inip çekip alacakti karısınıancak tek bir şart kondu ona: 
yeryüzüne çıkışa kadar geri dönüp bakmayacaktıson basamaklara kadar herşey yolundaydıdönülmez olan bir diyara gitmiş ve oradan karısını çıkarmıştıancak ne olduysa o son basamakta oldu. sevgili karısının yüzünü görme tutkusuna yenik düştü Orpheus.arkasina bakmasıyla bir gölgeye dönüştü Eurydike, sonsuza kadar kaydi gitti ellerinden"

Karanlıkta elinden tutup kurtardığı karısının yüzünü görmek , 
emin olmak isterken Büsbütün Kaybeder Euridikeyi Orpheus , 
"Bundan sonra hayatı karardı,
kendini kaybetti. 
bütün kadinlari hor gördü 
Eurydike'den sonra ve kıskançlıktan kuduran kadınlar tarafindan 
parça parça edilip, dağıtıldı yeryüzüne. 
Orpheus'un kafası hep  "Eurydike,Eurydike,Eurydike," diye bagırdı
Güvensizlik, kuşku, endişe tutkuyla harman olmuştur. 
Aşkı bitirmiştir.
İşte bu öykünün konu olduğu "Orfeo Negro" filminin müziğidir Manha la Carnaval....
https://youtu.be/nVkDfnGobmI




Yanında maskesiz kendim olduğum insan
iyi ki varsın 
iyi ki seninim
Seni seviyorum