Bir kıyıdan baktım dünyaya...
Ellerimde tuz avucumda sedef
Bir mavilik bir açıklık
Özgürlük hasreti
Yüreğime vuruyor
Nerede nerede insanlar
Dünyayı güzellik kurtaracak
Bir insanı sevmekle başlayacak her şey
O üzüntü birden gelir
Yağmurlu havalarda
Yeniden kurarım dünyayı ben
Kederlerle
Kimseler aşık değil mi bu şehirde
Dünyayı güzellik kurtaracak
Bir insanı sevmekle başlayacak her şey
HAva martılar ışıklı şehir
Sarhoş ediyor beni yosun kokusu
Hilesiz kucaklamak istiyorum
Dünyayı şehri ve seni
Dünyayı güzellik kurtaracak
Bir insanı sevmekle başlayacak her şey.
Ellerimde tuz avucumda sedef
Bir mavilik bir açıklık
Özgürlük hasreti
Yüreğime vuruyor
Nerede nerede insanlar
Dünyayı güzellik kurtaracak
Bir insanı sevmekle başlayacak her şey
O üzüntü birden gelir
Yağmurlu havalarda
Yeniden kurarım dünyayı ben
Kederlerle
Kimseler aşık değil mi bu şehirde
Dünyayı güzellik kurtaracak
Bir insanı sevmekle başlayacak her şey
HAva martılar ışıklı şehir
Sarhoş ediyor beni yosun kokusu
Hilesiz kucaklamak istiyorum
Dünyayı şehri ve seni
Dünyayı güzellik kurtaracak
Bir insanı sevmekle başlayacak her şey.
Deniz ve Eylem sabaha karşı oturdukları kıyı kahvesinde bu şarkıyı dinlerken karşı kıyının koyu gölgeli sırtından doğmakta olan güneşi izliyordu.
Yorgun ve uykusuzdular.
Sabaha kadar içmiş ve tartışmışlardı.
Artık suskunluk ağır basıyordu.
Deniz sigarasından bir nefes daha aldı ve söndürdükten sonra
Eyleme doğru döndü dirseklerini masaya dayadı ve sakin bir tonla konuşmaya başladı:
- Bütün bu olanlardan ben sorumluyum...Hiç bir zaman bir insanla birlikte yaşamayı düşünmedim...Hayatım bir senaryoydu benim yazdığım....Karakterler girip çıkıyordu sadece....Başrolde bile olsalar sonsuz değildi ömrü....
Eylem sakin bir sesle ve artık kurumuş gözyaşlarıyla sevgilisinin gözlerine bakarak :
-Senaryonda bir sanal karakter olmak....bunu kabullenmek zor...
dedi.
-Sen farklıydın...ilk kez sevdiğim dost olduğum biriyle yaşamı paylaşmayı düşünüyorum. Bundan çok ürküyorum.
-Anlamıyorum Deniz, her şeyi açık konuşmadık mı?
-Konuştuk..
-Fuat Hoca...Ege...daha başka kimler varsa anlatmadın mı o senaryoda?
-Anlattım
-Peki ben ne söyledim sana?
-Senaryo hiç bir zaman film değilidir...dedin
-Evet bu film gerçekleşirse ancak senaryo da karakterler de canlı oldukları kadar değerlenir.
Deniz başını ellerinin arasına alarak derin bir nefesin ardından başını öne eğerken:
-Ben senin gibi düz göremiyorum...anlasana net değil hiç bir şey...
bir solukta söyledi.
Genç kız elini uzatıp Deniz'in kıvırcık saçlı başını okşarken
" hayallerimi, umutlarımı paylaştığım arkadaşım"
"acılarımı ve ezikliklerimi dosdoğru anlattığım dostum"
"ilk kez sevişirken masumiyetini hissettiğim bir çocuk"
"hayatımı paylaşmak istediğim sevgilim"
bunları geçirdi aklından ....
-Senden beklediğim hiç bir şey yok...
-Beni de zorlayan bu...ben bir bıçak sırtında yürümeye alışığım...hayatın içine çekemez beni hiç bir güç...bir adım ötemde karanlık var..bundan mutluyum...
-Ben de o bıçak sırtında birlikte yürümek istiyorum...
-Peki karanlık? Karanlıktan korkmuyor musun?
-Karanlıktan korkan aydınlığı göremez ...
Başını kaldırıp Eylem'in elini iki eliyle tuttu ve öptü.
Sonra bir sigara yakarak tekrar denize doğru dönerek oturdu.
Hiç bu kadar çok sevilmemişti...
Sevdiğini sandığı insanları da aslında sevmemişti belki...
-İnatçısın...beni tanıyorsun...hiç bir zaman tek bir sevgilim olmadı
-Tanıyorum...İnatçı değilim...Seni seviyorum...kendine biçtiğin değerin ne kadar üstünde olduğunu görmeni istiyorum.
-Beni başkasıyla paylaşma düşüncesi seni ürkütmüyor mu?
-Nerden biliyorsun? Belki de sen beni paylaşmak zorunda kalacaksın?
-Kıskanmaz mısın?...
Deniz bu soruyu sorarken Eylem'in yüzüne bakarak ciddi bir soru sorduğunu anlamasını bekledi. GArson taze çay getirmişti Eylem bigara yaktı, çayından bir yudum aldıktan sonra dönüp Deniz'in sorusunu yanıtladı:
-Kıskanmak mantıklı bir duygu değil ki ona hükmedemem...
Ancak onunla başa çıkabilirim...Bu karşımdakinin elinde bir silah olmazsa tabii...
-Ben başa çıkamam...Bir erkeğin kıskanç olması benim kabbullenemediğim bir fikirdi...zayıflıktı...ama şimdi düşünüyorum da...seni kıskanıyorum...
-Neden?
-Çünkü bana gösterdiğin bütün iyi ve güzel yanlarının başkasının bilmesi beni üzüyor. Buna üzülmek de beni kızdırıyor.
Bunu söylerken Deniz Eylem'e bakamıyordu...
Yorgundu konuşamayacak kadar çok düşünmekten yorulmuştu.
-Kızma kendine...herkes kıskanır.
diye şefkatle fısıldadı Eylem...
Bu söz üzerine Deniz yerinden kalktı Eylem'in yanına çekti sandalyeyi ters oturdu. Eylem'in dudaklarına hafifçe bir öpücük kondurdu ve geri çekildi.
-Seni seviyorum....
-Biliyorum....
-İki insanın birbirini anlaması sevmesi ne kadar güzel...
-Bu iki insanın birarada yaşayamaması da bir o kadar acı...
Deniz daha fazla konuşmasına izin vermek istemiyordu.
Dudakları Eylem'inkileri susturdu.
Uzun ve tutkulu bir öpüştü bu.