henüz gün batmamıştı pencerede...
-Günaydın aşkım... diye fısıldadı yatağındaki gölge...
-Biletlerimizi aldım sen uyurken...Gece yarısı bu şehirden ayrılmış olacağız... sevgilisinin çıplak teni dışarının soğuğunu taşıyordu ve uykunun derinlerinden uyanmak için ürpererek bedenine dolanan kollara ve bacaklara sarılmaya çalışıyordu.Sormak istemiyordu..
"-Nereye gidiyoruz?"
Dudakların göğüslerinin üzerinde ısrarla duruşuyla sertleşmiş uçlarını emerek ısırararak derin bir zevk dalgasına hazırlıyordu kendini... Kendini bırakmayı seviyordu böyle haz dolu anlarda. Sevilmeyi özlemişti böylesi üstüne düşülmesine alışık değildi...Genç yaşında erkeklere zevk vermeyi ve olabildiğince zevk almayı öğrenmişti bedeninden.
- Bir pavyonda karanlık içinde pullu saks mavisi bir gece elbisesi içinde spot ışığı altında makyajlı ve sarışın peruklu şarkı söylerken hayal ediyordu kendini.
- "Unutturamaz seni hiç bir şey Unutulsam da ben...
- Her yerde sen..Her şeyde sen...Bilmem ki nasıl söylesem"
- Ardı ardına gece mekanlarını dolaşan müdavimler sabaha karşı bu travesti barda sabahın ilk saatlerine doğru sahne alan genç ve alımlı Şahika isimli travestiyi izliyor...
- ŞAHİKA , her gece önce popüler şarkılarla başladığı programını hüzünlü alaturka eserlerle tamamlıyordu....
- -Aramızda bulunan değerli iş adamı ve sevgili Ahmet Bey için söylüyorum...bütün konuklarımıza da yeni yılda bu melodi tadında güzel günler diliyorum....
- Bu yılbaşı gecesinde de programın sonunda her gece kendisini izlemeye gelen sevgilisi için aynı şarkıyı söyledi.:
- "Gözlerinin içine başka hayal girmesin
- Bana ait çizgiler dikkat et silinmesin"
- ........
- Yeni yıla sahnede güle eğlene girdiler genç şarkıcı ve konukları.Sonra sahneyi dans müziği ve dans edenlere bırakarak vedalaştı.
- Program sonunda soyunma odasında yanı başında kendini izleyen sevgilisi işadamı Ahmet Bey'e anlatıyordu :
- -Yılbaşı geceleri mutlu olmayı yeni öğreniyorum...
- Gazino kapılarında ısınmaya çalışırken yılbaşı gecelerinde parlak ışıklı harflere dalar hayal kurardım:
- Bir gün ben de güzel kokan rengarenk giysilerle pahalı arabalarda gezecektim. Beni zengin ailelerin birinden çaldıkları masalına kendimi inandırmıştım... Annemle ablamlar kalaycılık, çiçekçilik yapardı... Babamla üç abim Dolapdere'de oto tamircisiydi...Akşam olunca çalar oynar dolaşırdık...uzun etekler giydirirlerdi göbek atardım... sesim güzeldi...Kendimi bildim bileli şarkı söyledim.....
- İşte ŞAHİKA bu, eski tamirci çırağı ŞAHİN ..
- benim de hayal ettiğim kadar renkli bir dünyam var artık.
Program sonunda soyunma odasında yanı başında kendini izleyen sevgilisi işadamı Ahmet Bey'e anlatıyordu bunları.
Anadolu çocuğu, evli barklı koca iş adamı kendisine köpek olmaya hazırdı. Pek çok erkeğe kul köle olduktan sonra bu denli yükselmişti gururu. Seviyor muydu onu? Hayır... Sevmek neydi ki?
- Çocuk yaşta onu bir tamirhanenin kuytusunda peşpeşe zorla seviştirildiği erkekleri de sevmemişti. Otomobillerin arka koltuğunun şekerli meşin kokusunu da sevmemişti... Abilerinin para kazanma yolu olarak seçtikleri bir sermayeydi o kadar. Şakayla başlayan sonra acıtmaktan öte derin bir yara bırakan sonunda kendini küçük yaşta ihtiyar hissettiği o ergenlik yılları.Aile dedikleri bir ticarethaneydi..... Sevgi paraya dönüştürüldükçe kıymetlenen bir cevherdi.
Soyunma odasının kapısı açıldı... Görevli büyük bir sepet içinde mavi çiçekler getirmişti Ahmet Bey'e bir göz ucuyla bakarak Şahika'ya doğru yürürken :
- Efendim, bu çiçekleri gönderen beyefendi sizinle bir yeni yıl içkisi içmek istiyor...
- Ah ne güzel çiçekler... belli ki sevdiğim rengi biliyor.Ne yapalım yeni yıla konsomasyonla başlamakmış kısmetimiz.Giyinip geliyorum kendisine şampanya içmek istediğimi söyle lütfen!
Konuşmayı duyan Ahmet Bey hiç sesini çıkarmadan açık kapıdan çıkıp gitti. Şahika soyunmuşken tekrar sahnede giydiği mavi elbiseyi giydi. Yakasına hayranından gelen mavi çiçeklerden taktı. Makyajını tazeledi.
Masasına yaklaştığında beyaz elbiseli uzun boylu kır saçlı misafiri ayakta karşıladı ŞAHİKA'yı. Eğilerek elini öptü.Oturduktan sonra :
-İsmim Kemal, masama şeref verdiniz...beni çok mutlu ettiniz Şahika...
Uzanarak sigarasını yakmasını beklerken Şahika:
-O güzel çiçeklerle siz de beni sevindirdiniz.....dedi...
-Nerelisiniz Kemal Bey, ne işle meşgulsünüz?.....
- Aslında İstanbul Süleymaniye doğumluyum,
ama ailem Kars'tan gelip yerleşmiş...Kimya üzerine İthalat ihracat yapıyorum.
- Ne kadar kolay değil mi böyle cümlelerle anlatmak Aslında yaşam öykülerimiz öykü olana kadar ne kadar da zor onları öyküleştirmek....
- Hem öyle ...hem değil...Bazı ayrıntılar o kısacık öykünün de üstüne çıkabiliyor....Benim ortaokulda bir sevdiğim kız vardı...adı ŞAHİKA...sizin ışıklı ilanlarınızı gördüğüm andan beri takibinizdeyim.....
Her geldiğimde maviden başka giysi giymediğinizi gördüm...size MAVİ MELEK diyebilmeyi çok isterdim....
Bakışları masanın üstünde mum ışığında buluştu...Şahika'nın gözleri parlıyordu...yağmur öncesi gibi...sakin ve kararlı bir sesle devam etti :
-İsterseniz bir an bile burda durmadan kaçırabilirim sizi...?...
- Bu konuşmadan bir saat sonra yeni yılın ilk sabahında güneşin doğuşunu Şile'de ellerinde şampanya kadehleriyle kumların üzerinde izliyorlardı... Issız ve uçsuz bucaksız bir sahilde yeni tanışmış iki yabancı... dünyada başka kimseleri yokmuşçasına yakın... İkisi de denizin üzerinde yükselmekte olan güneşe dönmüştü yüzlerini... Kendi kendine konuşur gibiydiler... kaçarcasına çıktıkları için gece kulübünden Şahika mavi gece elbisesiyleydi.
- Kemal beyaz ceketini çıkarıp omuzuna koyduğunda ürperdi...Gülümseyerek bu sıcak dokunuşa teşekkür etti sessizce...Küçük bir öpücük kondurdu Kemal Şahika'nın etli dudaklarına:
- -Sormadım...istedim ve öptüm...umarım kızmadın...Gülen gözlerle önemi yok der gibi baktı Şahika:
- -Hayır demeyecek kadar huzurluyum.....dedi...
- -Burada bir arkadaşımın otelinde rahat bir dairem var istediğin zaman çıkıp dinlenebilirsin....
- - Bu yılın ilk gününde ne yaparsan bütün bir yıl öyle geçer...yalnız kalmak istemiyorum... huzurdan fazla bir şeye ihtiyacım yok...
- - Burada ...veya otel odasında .... yanında olmak...sana huzur vermek beni mutlu eder....
- İki yabancının dudakları güneşin pırıltısında birleşti tekrar... Uzun bir öpüşmenin ardından sımsıkı sarıldılar... Bir süre sonra denize ve güneşe sırtlarını dönerek elele arabayı park ettikleri yol kenarına doğru yürüdüler...
Otomobil hareket ettikten sonra hızlanarak sakin ana caddeyi geçti kayaların tepesinde muhteşem bir manzaraya kurulmuş otelin önünde durdu. Otelin girişinde kapıda karşıladı arkadaşı Kemal ve Şahika'yı... Büyük bir içtenlikle ellerini sıkarken sordu:
- Hoşgeldiniz Kemal Bey... Bu ne şeref yeni yılınız kutlu olsun efendim... Dairenizi hazırlatıyorum bir kahve içer miydiniz lobide? Kemal usulca fısıldayarak:
- Şahika Hanım yorgun musunuz ? hemen dinlenmek mi istersiniz ? yoksa sabah kahvesi içip biraz daha sabahın keyfini çıkaralım mı?....
- Yorgun değilim... manzaralı bir pencere önünde güneşi ve denizi seyredelim oturup... Hem konuşacaklarımız var daha....
Kendilerine gösterilen salona geçtiler.... Oldukça sade döşenmiş fakat temiz bir otele benziyordu... Pencere kenardında karşılıklı iki koltuk ve ortada sehpa duruyordu..Koltuklara oturdular..Güneş yükselmeye devam ediyordu.... Deniz henüz hareketlenmeye başlamıştı... Az önce yürüdükleri kumsala tepeden bakıyorlardı...Kahveleri geldi... Kemal sigaralarını yakarken Şahika coşkulu bir tonda konuştu:
- Sanki bu koskoca sahilde hala ikimiz yalnız yürüyor gibiyiz...
- Yalnız olmak seni rahatsız etmiyorsa ne güzel....kendi adıma çok sevindim....oysa senin pırıltılı bir hayatın var..Daha neşeli ve eğlenceli bir dünyadan geliyorsun...Sana yavan gelebilir benim yaşantım..
İkisi de şimdi birbirlerinin yüzüne bakarken yaşadıklarını düşünüyordu.. Yaşamadıklarının düşünüyordu... Birbirlerine soru sormaktan yorulduklarında...Şahika ayağa kalktı ve elini uzattı Kemal'e :
- Artık dinlenmek istiyorum...Bu yılın ilk gününde dinlenemezsem bütün bir yıl hiç dinlenemem...
- Peki ...nasıl istersen....dedi ayağa kalkarken Kemal.
Resepsiyondan anahtarı alıp asansörle en üst kata çıktılar. Kemal'in elini tutmaya devam ediyordu Şahika... İki küçük çocuk gibi coşkulu ve heyecanlı , İki olgun insan gibi isteklerinin bilincinde
- ve huzurlu suite daireye girdiler. Güneşin yerdeki halı zeminde kocaman sarı bir ateş yaktığı geniş salona girdiklerinde Kemal kollarından tutarak öptü Şahika'yı...:
- -Hoşgeldin ....
- Uzun ve sıcak bir öpüştü bu... sabaha kadar iki insanın tenlerinde biriken enerjiyle birbirlerine sarıldılar.... Gecenin bittiği yeni yılın ilk sabahında sıcak bir odada farkettiler ilk kez ne kadar üşümüş olduklarını:
- - Birer içki hazırlayacağım ikimize....ne içersin?
- Şahika usulca fısıldayarak:
- - Ben önce sıcak bir duş yapmak istiyorum canım...Sonra beyaz şarap olabilir...
- - Nasıl istersen......
- Kemal bunu söylerken rahat hissettirmek amacıyla iki omuzunu yukarı kaldırarak eliyle yatak odasına geçişi gösterdi. Kendisi de sade döşenmiş salondaki içki dolabına doğru dönerek yürüdü....
- Ne kadar büyük tesadüfler yaşıyor insan. Bir isim veya bir renkle bazen çok uzak bir duygu uyanıyor insanın içinde. Bomboş soğuk gölgeli bir çıkmaz gibiyken yaşamı bir gecede seslerle dolu güneşli bir sokağa dönmüştü. Ne kadar şanslıydı hayran olduğu bir insanla bir aradaydı.. oysa düne kadar bunun hayali bile çok uzaktı. Gerçek neydi peki?
- İçki dolabında bir şişe soğutulmuş şampanya bulmuştu... Açıp kadehlere doldurdu... elinde kadehlerle yatak odasına doğru yürüdü. Yerde Şahika'nın mavi elbisesi duruyordu.... çıkarıp oracıkta bırakıvermişti... Odanın ucundaki kapıdan banyoya geçerken yerde çoraplarını ve külotunu gördü... banyonun eşiğinde peruğu duruyordu... Banyonun kapısında durdu ve baktı:
- Banyoda sadece mum yakılmıştı...loştu... Köpüklerin arasında kısacık saçlı başıyla Şahika'yı ilk kez çıplak görüyordu...Kemal elindeki kadehleri gösterirken Şahika coşkulu bir tonda konuştu:
- - Gelsene bak ne kadar güzel burası...
- - Bak şampanya buldum.......sen kadehleri tut ve bana yer aç....