10 Ocak 2013 Perşembe

kıskanmak




işyerinde her gun gördüğün biriyle ilişkiye girmek zordu..ustelık ıkısı de aynı evde yaşamayı düşünmüyordu...buluştuklarında ya sinemaya gidiyor..ya da iş yerindeki arkadaşlarıyla bowling oynuyorlardı..Korukent in salonu cok zevklıydı o acıdan..bır seyler yiyip ıcıyor sohbet ediyorlardı.
görmek istedikkleri filmler farklıydı...biri macera ve bilimkurgu seviyordu...diğeri ağır anlatımı olan sanat filmlerini..tiyatroya ...konserlere...muzelere gidiyorlardı..sevişmek istediklerinde hangi eve yakınlarsa orada birlikte oluyorlardı..
boşanma davası sürüyordu bir yandan..onun getirdiği sorunlar kafasını meşgul ediyordu...
bir akşam yine bir bowling macı sonrası arkadaşlarından arılıp arabaya binince
biraz konuşalım bana gider miyiz dedi..
eve gittiklerinde kahve yaptılar ve karsılıklı oturup konusmaya başladılar...
-nerdeyse 3 ay oldu degıl mı?
-evet tam 2 ay ve 23 gun...
-ne düşünüyorsun?
-ne hakkında?
-BİZ im hakkımızda...
-senin kafanda neler var....?
-bak ben yaşadıgımız her şeyden cok hoşnutum..
-bunu biliyorum...ben de oyle..
-ama senı de yogun sıkıntılarımla yoruyorum gibi geliyor..
-hayır..şikayet ettim mi hiç?
-ama birlikte oldugumuzu gızlemek..yaşadıklarımızı kısıtlamak...
-bunu açık olarak mı yaşamak ıstıyorsun?
-bilmem..ya sen?
-benim ailem de seninkiler gibi istanbul dışında...acık olarak yaşamamak için engel yok.. ama ben bar ortamını sevmıyorum...netten bırını bulmak da benı tatmın etmıyor artık...bı suru sebebi var bunun...
-guven...?
-evet o da var..ama en cok rengını kokusunu bıldıgım..benım dısımdakı ilişkilerinde nasıl davrandıgını ...kım oldugunu bıldıgım bırıyle olmak cok daha gercekcı..
-bunları ben soylemelıydım...senden duymak cok ılgınc..
-duymadan bıldıgın seyler vardır...sozler aldatıcıdır bazen... 
bır sıgara yakıp ayaga kalktı..pencerenın onune gecıp geceye akan ısıkları seyre koyuldu....agustos boceklerı bır ıpe dızılmıs gıdıp gelıyorlar...diye düşündü...
-hayvanlardan farkımız ne biliyor musun? biz kendimize sorun yaratmayı cok ıyı becerıyoruz...onlarsa yaşamayı..salt yaşamaktan zevk almayı biliyor...
o sırada arkasından sarılan ıkı kuvvetlı genc kolla ürperdi...
-senın bu karısıkk dusuncelerın olmasa cok tatlı adamsın...
oldugu yerde donup sarıldı genc adama..
-sen olmasan ben ne yapardım? bu koca şehirde nasıl tutunurdum..
-ne tutunması...bi yerlere tutunmak mı gerekıyor?
-gerekmiyor mu?
-kendımıze tutunmalıyız ... yasadıgımız yerler bizim şekıl verecegımız dayayıp döşeyeceğimiz evımızden odamızdan farksızdır..
bizi yansıtır...biz onu değil...
-kucuk beyımız mımar olarak mı konusuyor..dedi. ve burnundan optu..
-pekı ben sana bır soru sorayım...
-sor bakalım...
-iş yerindeyken hep beni izlerken yakalıyorum seni..seni rahatsız eden ne?
-hiç...sadece seni görmek beni mutlu ediyor..
-o kadar mı?
-başka ne olsun?
-kıskandıgını dusundum...
-neden?
-cunku belkı de orda ıkımızı bılmelerınden kacınıyorum...ve senle goz teması bıle benı rahatsız edıyor...
-ama orda senı gormeden calısabılecegım bır duzen yok kı..herkes bırbırını goruyor...kıskanılmak hosuna gıder mıydı?
-belkı...dusunmedım
-o zaman soylıyım senı kıskanıyorum....
ama ofıstekılerden degıl...sokaktakılerden de degıl....arkadaşlarından...spor salonundakılerden de değil....senı yalnız kaldıgın her saatten ....tenıne degen yagmurdan...yuzunu yakan gunesten....ayagını bastıgın yoldan....


dudaklarını bir cıft sıcak dudak kapatmasaydı...susmayacaktı..ayakustu ellerını bırlestırdıler...parmakları ıcıcıe gectı...opusurken dusunmuyorlardı hıc...
hıssedıyorlardı...bedenlerını saran sıcaklıgın tadına varmak onlara yetıyordu...

-hadi gel sıcak bı duş yapalım ve uyuyalım dedi
-üşümedim ben..uykum da yok...
-ama ustumuzdekılerı degıstırelım hala dısarının sogugunu hıssedıyorum gıysımde...
-pekı sen soyun ben kahvemı bıtırıcem...
-olur canım...guzel bır muzık koyar mısın?


duşun altına gırdıgınde ıcerden gelen muzıgın en sevdıgı Frank Sşnatra parcası oldugunu duydu....

And now, the end is near;
And so I face the final curtain.
My friend, I ' I
l say it clear,I ' ll state my case, of which I ' m certain.


oldugu yerde donup sarıldı genc adama..

-sen olmasan ben ne yapardım? bu koca şehirde nasıl tutunurdum..
-ne tutunması...bi yerlere tutunmak mı gerekıyor?
-gerekmiyor mu?
-kendımıze tutunmalıyız ... yasadıgımız yerler bizim şekıl verecegımız dayayıp döşeyeceğimiz evımızden odamızdan farksızdır..
bizi yansıtır...biz onu değil...
-kucuk beyımız mımar olarak mı konusuyor..dedi. ve burnundan optu..
-pekı ben sana bır soru sorayım...
-sor bakalım...
-iş yerindeyken hep beni izlerken yakalıyorum seni..seni rahatsız eden ne?
-hiç...sadece seni görmek beni mutlu ediyor..
-o kadar mı?
-başka ne olsun?
-kıskandıgını dusundum...
-neden?
-cunku belkı de orda ıkımızı bılmelerınden kacınıyorum...ve senle goz teması bıle benı rahatsız edıyor...
-ama orda senı gormeden calısabılecegım bır duzen yok kı..herkes bırbırını goruyor...kıskanılmak hosuna gıder mıydı?
-belkı...dusunmedım
-o zaman soylıyım senı kıskanıyorum....
ama ofıstekılerden degıl...sokaktakılerden de degıl....arkadaşlarından...spor salonundakılerden de değil....senı yalnız kaldıgın her saatten ....tenıne degen yagmurdan...yuzunu yakan gunesten....ayagını bastıgın yoldan....
dudaklarını bir cıft sıcak dudak kapatmasaydı...susmayacaktı..ayakustu ellerını bırlestırdıler...parmakları ıcıcıe gectı...opusurken dusunmuyorlardı hıc...
hıssedıyorlardı...bedenlerını saran sıcaklıgın tadına varmak onlara yetıyordu...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder