genc bir resim ogrencisiydı...parası yoktu...bir işe gidip geliyordu okuldan zaman buldugunda....
aynı işyerinde bir kıza aşık oldu... ..kız konservatuarda okuyordu....birlikte cok egleniyorlardı..... İstanbul onlarındı sanki...... .....sabahın erken saatlerinden geceye kadar birlikteydiler....şiir yazıyor..şiir yaşıyorlardı...resim yapıyor ..geziyor....fotograflıyorlardı yaşadıklarını....gizli gizli sevişiyorlardı...biliyordu başka sevgilisi de vardı..ama olsundu ...yaşadıkları ona yetiyordu....
bir gün üçüncü sevgiliyi Cihangir deki evinde ziyarete gittiler...tanınmış bir şairdi....ikisinden de buyuktu..evliydi..konuştular.....şiir okudular....şarap içtiler...seviştiler.....bir erkeğe ilk kez dokunuyordu ...bir erkek de ona.....kız onların arasındaki dilsiz tutkulara rehber olmustu.....sanki kız erimişti.....yokolmuştu...delikanlıyla olgun adam odada yalnızdı....dokundugu tenin kadife hissini daha önce tatmamıştı.....dudaklarının sert ve arzulu çizgilieri onu büyülemişti.....
pipo tütünü ve şarap kokulu teni uzun boylu ve esmer adamı daha da çekici yapıyordu... bir daha hiç yalnız kalmadılar...bir sure sonra da ayrıldılar zaten ...bir daha görüşmediler...haberlerini aldı bazen...adam boşanıp genc kızla evlenmişti..bir kere de yanından geçen bir otobusun camına dayalı yorgun bir yüzde kızı düşündü...unuttu...ayrılıgın en acı yanı unutmaktı...
tam yirmi yıl sonra Cihangir meydanında bir kadın tutup " sizi tanıdım" dedi ve kendini tanıttı... utandı...çunku kadın o eski cılgın sevgilisiydi...tanınmayacak kadar değişmişti....hayalindeki genclik aşkını öldürdüğü için kızdı kadına içinden...
yapacak bir şey yoktu...
ne kadınlar sevdim zaten yoktular
yağmur giyerlerdi sonbaharla bir
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder