12 Temmuz 2016 Salı

gölgenin kuytu serinliğinde



bir orman kuytusunda iki yabancı....
serin gölgeli yollarda yürüyerek konuşuyorlar....
birbirini tanımadan eksik yanlarını tamamlamak için sarılıyorlar....




Two strangers in a forest nook ....
they are walking on cool shady roads ....
they embrace each other to complete their missing side without knowing ....

10 Temmuz 2016 Pazar

yelkenli





'Bir başka ülkeye, bir başka denize giderim', dedin
'bundan daha iyi bir başka şehir bulunur elbet.
Her çabam kaderin olumsuz bir yargısıyla karşı karşıya;
-bir ceset gibi- gömülü kalbim.
Aklım daha ne kadar kalacak bu çorak ülkede?
Yüzümü nereye çevirsem, nereye baksam,
kara yıkıntılarını görüyorum ömrümün,
boşuna bunca yıl tükettiğim bu ülkede.'

Yeni bir ülke bulamazsın, başka bir deniz bulamazsın.

Bu şehir arkandan gelecektir.
Sen gene aynı sokaklarda dolaşacaksın,
aynı mahallede kocayacaksın;
aynı evlerde kır düşecek saçlarına.
Dönüp dolaşıp bu şehre geleceksin sonunda.
Başka bir şey umma-
Ömrünü nasıl tükettiysen burada, bu köşecikte,
öyle tükettin demektir bütün yeryüzünü de.

( Çeviren: Cevat Çapan )
Konstantinos Kavafis
The City

You said, “I will go to another place, to another shore.
Another city can be found that’s better than this.
All that I struggle for is doomed, condemned to failure;
and my heart is like a corpse interred.
How long will my mind stagger under this misery?
Wherever I turn, wherever I look
I see the blackened ruins of my life,
which for years on end I squandered and wrecked and ravaged”.

You will find no other place, no other shores.
This city will possess you, and you’ll wander the same
streets. In these same neighborhoods you’ll grow old;
in these same houses you’ll turn gray.
Always you’ll return to this city. Don’t even hope for another.
There’s no boat for you, there’s no other way out.
In the way you’ve destroyed your life here,
in this little corner, you’ve destroyed it everywhere else.

Konstantinos Petrou Kavafis

14 Haziran 2016 Salı

yagmurun elleri







Küçücük bir bakışın 
Çözer beni kolayca 
Kenetlenmiş parmaklar gibi 
Sımsıkı kapanmış olsun 

Yaprak yaprak açtırırsın 
İlk yaz nasıl açtırırsa 
İlk gülünü gizem dolu 
Hünerli bir dokunuşla 

Hiç kimsenin yağmurun bile 
Böyle küçük elleri yoktur 
Bütün güllerden derin 
Bir sesi var gözlerinin 

Başedilmez o gergin 
Kırılganlığınla senin 
Her solukta sonsuzluk 
Ve ölüm...


türkçe çevirisi ( Barış Pirhasan)


Yıllarca Yeni Türkü'nün bir şarkısı olarak bildik, aslına bakarsanız Barış Pirhasan'ın mükkemmel çevirisi büyük bir rol oynamıştır böyle hissetmemizde. Fakat, şiir Edward Eastlin Cummings'e aittir. Kendisi 20.yy en popüler şair, deneme yazarı ve ressamlarından biridir. Amerika'li ünlü yazar hayatı boyunca 900'den fazla şiir yazmıştır. Şimdi o mükemmel şiirinin orjinalini sonra da Türkçe çevirisini paylaşıcam sizinle...


somewhere i have never travelled, gladly beyond
any experience,your eyes have their silence
in your most frail gesture are things which enclose me,
or which i cannot touch because they are too near
your slightest look easily will unclose me
though i have closed myself as fingers,
you open always petal by petal myself as Spring opens
(touching skilfully,mysteriously)her first rose
or if your wish be to close me,i and
my life will shut very beautifully,suddenly,
as when the heart of this flower imagines
the snow carefully everywhere descending;
nothing which we are to perceive in this world equals
the power of your intense fragility:whose texture
compels me with the color of its countries,
rendering death and forever with each breathing
(i do not know what it is about you that closes
and opens;only something in me understands
the voice of your eyes is deeper than all roses)
nobody,not even the rain,has such small hands