10 Şubat 2013 Pazar

Terapi





















-gerçekten de bilmiyorum ne zamandır erkeklerden hoşlandıgımı...

 ne zamandır rastgele erkeklerle beraber olmaya başladığımı ...
 beş yıldır hayatımda bir kadın var , üstelik birlikte yaşamayı planlıyoruz...
 birlikteliğimiz dostluk ve anlayışa dayanıyor .
benim erkek ve kadınlarla birlikte olduğumu biliyor, ancak ikisini de kıskandığı için konuşmuyoruz.... ne zaman onunla yalnız kalsam çok güzel yaşıyoruz ...
o yokken hemen bir erkek arayışına giriyorum... bunun riskli yanları da var... 
evim, telefonum biliniyor... bazen evde eksilen bazı değerli eşyalar farkediyorum ...
kız arkadaşımla aynı evde yaşamanın kurtuluş olacağını düşünüyorum... 
ne dersiniz? 


buraya kadar sabırla dinleyip notlar almıştı doktor... 
genç ve dikkat çekici biriydi... 

-yaş 39 demiştiniz...koç burcu.....meslek : yayıncı....sağlık problemi: yok... 
bunun dışında anlattıklarınız bisexuel erkekler için oldukça sık rastlanan bir 
profil çiziyor. sıkıntınız dürüstçe yaşamak istediğiniz ilişkilerinizinkarşı tarafı incitecek olması nedeniyle suçluluk duymaktan öte geçmiyor.... 
uykularınız nasıl? 


hasta koltugunda oturan adam sevindi.duydukları umut vericiydi... 
hasta....bu sözcük ne kadar kapsamlıydı...kulağa uzaktan geldiğinde 
düşünmeden gündelik hayatta zorlanan anlamına geliyordu... 
oysa zorlama insanın içinde olabilirdi...dış baskı ve engellerden daha 
önemliydi içerdeki istibdat. 

-Kendinizi suçlamayı ne zaman öğrendiniz? 
bunu sorarken genç psikiyatr bir yandan da kalemle uzun at kuyruğu saçlarını karıştırıyordu... 

-kendini suçlamak öğrenilmiş bir davranıştır. bunu yapmaya başladığımızda uyum sağlamak, beğenilmek duyguları öne çıkar...sosyalleşmek adına kendimizi cezalandırırız.... 


Orta halli bir ailenin tek çocuğu olarak yaşadığı hayatın içinde kendisini 
hep şanssız saymıştı...bir kardeşi olmadığı için... 


- Aslında , annem ve babamın ilişkilerini merak ederdim...babamın düşman ...anneminse koruyucu prensiydim. 
İkisine karşı beslediğim duygulardan utanç duymazdım... 
kardeşimin yokluğunu 3-5 yaş küçüğüm olan başka çocuklarla oynayarak giderirdim...onlara karşı beslediğim duygunun kardeşten öte olduğunu 
hissettiğimde suçluluk duyardım....çünkü onların bu farklı duyguyu anlamaları zordu....karşılık da veremezlerdi..... 
okulda kendime hayali aşıklar edindiğim zaman nasıl onlara açılabileceğimi hiç düşünmezdim bile. sadece yanlarında olmak ve belkı bır temas....yıllarca sürdü.



genç psikiyatr hastasının sözlerinden etkilenmiş gibiydi... yerinden doğrularak gölgelikleri indirdi... tavandaki şık italyan tasarımı aydınlatmayı söndürdü... masasındaki yeşil camlı antika abajurdan başka odada hiç ışık kaynağı kalmadı.. 
-sırtüstü uzanın lütfen...rahat olun...gevşeyin... gözlerinizi kapatın...bana son dönemlerde gördüğünüz ve etkilendiğiniz bir rüyayı anlatın...


-uyandığımda bir sahil kasabasındaydık ...hava bulutluydu 
sahildeki teknelerin arasında  mazotlu çakılların üstünde gezindik 
yanımda birlikte yürüdüğüm kız iş arkadaşımdı ...bir grup arkadaşı gelince yanımıza sıkıldım ...içlerinden birini iyi tanıyordum...eski bir sevgilimdi.. 
odama döndüm ...yatağımda çocuk gözleriyle bana gülümseyen 
beş yıldır birlikte olduğum kadın uyanmıştı ....bu sefer çiçeklerin arasından geçerek 
bakımlı temiz plaja gittik ve yüzdük ..güneş parlamaya başlamıştı... 


hastasının anlattıklarını dikkatle dinleyip 
notlar aldıktan sonra : 
-teşekkür ederim...bu ilk görüşme için oldukça gelişme 
gösterdik bence...bir dahaki görüşmemizi sekreterle konuşun 
lütfen.... 


kanepeden kalkıp gömleğini ve yeleğini elleriyle ütülerken 

- nedir doktor...bana söyleyeceğiniz bir söz vereceğiniz ilaç yok mu? 
en azından daha rahat uykular uyumam için? 


-şimdilik ilaç yazmayacağım...daha iyi uyumak için, kafanızı gün içinde ne kadar meşgul eden düşünce varsa onlardan uzaklaşıp bir saat kadar yürüyüş yapın... 
kurgulamayın ilişkilerinizi....bırakın yaşansınlar... kafanızda herkesin ne dediğini ne yaptığını düşünerek sağlıklı kalamazsınız... kim nasıl davranırsa davransın... 
içinizden geldiği gibi yapın... 


ayaktaydı iki adam...elini uzattı doktor... tokalaşırken ..gülümseyerek kapıya doğru yürüdüler... 
ikisi de uzun boylu ve yakışıklıydı.. doktor yaşından daha olgun görünüyordu.. 
gülen gözlerle baktılar birbirlerine... doktordan hoşlanmıştı... kafasında yeni bir kurguya engel olmak istercesine yüksek sesle konuştu: 

-teşekkür ederim doktor... 
bunları paylaşacak birinin olması bile rahatlattı beni... 
ikinci görüşmeye kadar hoşçakalın.. 
-geçmiş olsun...iyi günler

terapi 5 
hastası gittikten sonra doktor perdeleri ve güneşlikleri açtı...oda ışığa boğuldu... 
güneşli terasa çıktı bir sigara yaktı... çatıların arasından görünen kaşık kadar Boğaz Manzarası için tonla kira ödüyordu... ...saat 15:00 randevusu gecikmişti... 
beklediği hasta ...Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesinden bir sabıkalıydı...

daha önce 5 yıl görev yaptığı Hastanedeki arkadaşları bu hastayı bir kez görüp konsültasyon yapması için ricada bulunmuşlardı. dosyasını incelemek için masasına oturdu... 

adı: ali 
soyadı: durmuşoğlu 
dog.tarihi : 1981 
dog.yeri : istanbul 
tahsili: ilkokul 
işi: vale ( tanınmış bir barda) 


resimli polis kaydında son iki yılda 12 kez para için birlikte olduğu erkekleri 
bıçaklamaktan tutuklanıp , kendini savunma gerekçesiyle salındığı... 
suicide girişimiyle hastaneye yatırıldığı... kaçtığında 2 kez gasp, 1 kundaklamadan 
tekrar yakalandığı, bu kez de hastane raporuyla tutuksuz yargılanmasına karar verilmişti. 

-sıkı hikaye ....diye geçirdi içinden doktor .... 

dahili telefon çaldı ....sekreter : 
-Doruk Bey, 15:00 randevusu geldi içeri alıyorum 
dedi... 
muayenehanenin kapısında genç , uzun boylu bakımlı biri 
belirdi...Ali'ydi bu...polis kaydındaki bakımsız tarzandan eser yoktu... 
pırpıl pırıl traş olmuş esmer tenini ortaya çıkartan beyaz gömlek 
ve blue jean giymişti...doktor yerinde ayağa kalktı..yeni hastasına elini uzattı... 
-Hoş geldiniz ...Ali Bey...buyrun şöyle oturun... dedi
 


Genç adam ağır adımlarla gidip 
muayene koltuğunun yanında durdu.. 

-Ama ben bu kanepede uzanmak istiyorum dedi... 
ve gidip kırmızı kadife örtünün üzerine kanepeye bıraktı kendini... 


-Nasıl rahat ederseniz ...demek istedi , Doruk 
buna gerek olmadığını anladı hemen... Ali oldukça rahat davranıyordu zaten... 
odanın havasını değiştirmişti... 
Yine de kontrolu elden bırakmamak adına bir kaç 
kelime konuşmalıydı: 
-Dosyanızı inceledim...biraz da sizden dinlemek isterim... 

Ali bunu hazır bekliyormuşcasına konuşmaya başladı... 
sesi duygusuz...ezberlediği bir ödevi..tekrarlayan öğrenci gibi.. 
tavana dikti gözlerini ve konuştu... 

-Ben de herkes gibi yaşamaya çalışıyorum..bunu farklı bir yoldan yapıyorum sadece...beğenildiğimi bilmek güzel bir duygu.. bir mekana girdiğimde üzerimde güzel taşıyabildiğim giysilerim olmalı.. bakımlı olmalıyım....vitrin her şey diil ama ...çok şey demek... 
ilkokulu bitirdim ...sonra okumadım... çalışmam için ailem beni bir handa çay ocağına koydu... 
avukatlar.. hakımler... memurlar.. bir sürü insan gördüm.. bazısıyla konuştum ...bana kitaplar verdi okumam için.. sonra ...orda başka şeyler de yaşadım... 
akşamları el ayak çekilince temizlik yaparken memurlardan biri 
beni çağırdı...


ofiste kimse yoktu... 
gittiğimde genç memur masasındaydı...lise mezunu .. hem çalışıp hem okuyordu...avukat olacaktı... her zaman iyi konuşurduk güler yüzlüydü...bana kitap filan verirdi..okımamı isterdi.... 
o akşam biraz farklı olarak benimle çok yakınlaştı... elinde bir dergi vardı..bırlıkte bakmak ıstedı.. 
ofisi ıcerden kilitledi..handa bekçiden başkası yoktu zaten... çıplak kadın ve erkeklerin sex yaptıklarını gösteren resimli bir dergi... birlikte bakmaya başladık..sonra elledi beni...itiraz etmedim ...oral yaptı..hoslandım...sonra...ısıgı kapattı...soyundu... seviştik...ilk kez sex yapıyordum....çok güzeldi.. bana dokunuşu..kendini bana sunuşu... 
bunu daha sonra da tekrarladık..benden çok şey istemiyordu... 
pasif olmayı seviyordu...bu benim de hoşuma gidiyordu....


-bakın doktor bey.. 
bu benim ilk psikiyatr ziyaretim diil... anlatacaklarım bayağı uzun olacak... 
size daha iyi tanıtmak için kendimi.. çok konuşursam engellersiniz...tamam mı? 
-tamam ... , dedi Dr.Doruk şaşkınlığını gizleyemediği ses tonuyla.. 


-bir akşam iş saatindan sonra yine ofisine çağırdı beni... 
yine karanlıkta seviştik.... bu sefer beni ikna etmeye çalıştı.. 
arkadan yapmak için...istemedim... para teklif etti... 
-bağırırım dedim.. 
-bağır...kime inanırlar dedi... 


boğuşmaya başladık... masada bulduğum bir mektup acacagını rastgele sapladım...kıvranarak yere düştü..kaçtım... sabah polis geldi eve....adam bıçaklamaktan suçlandım... 
alıkoydular...mahkeme olmadı...yüzleştirdiler... özür diledi...davacı olmadı....ama artık o işe gidemezdim... babam beni rize ye yolladı babaannemin yanına... 
köylük yer...sıkıcı...kaçtım .... kurubaklıyat tasıyan bir kamyonda... 
hem yardımcı oluyordum hem de yatıyordum.... 
dolaştık durduk...artvin....ankara...malatya...antalya 
her yere gece yolculuk yapıyorduk... kamyoncu köylümdü...gençti... 
bir kere uyurken yanıma sokuldu... tekme tokat giriştim... 
-bir daha denersen öldürürüm dedim... 
denedi...öldü.... 



bu sefer kaçış yoktu..ıslahevine girdim... onsekizime kadar....sonra işsiz sokağa bırakıldım... 
istanbulda... aıleme dönemezdim...babam anamı sakat bırakmıştı dayaktan..konuşamıyordu kadın...bir akrabamızdan alıyordum haberlerini...aç kaldım...bir fırında çalıştım un taşıdım...karnım doyuyordu...fırında yatıyordum...orda da başım derde girdi... 
benimle sevişmek istediler....bir lokantaya komi diye başladım... 
garsonluk filan..yatacak yatak ..yiyecek lokma oldukça çalışmaya devam ettim...
kendimi satmak en son yapacağım işti...sattım...ama ucuza diil...benim canım istemediği sürece kimse elini süremezdi...travesti barlardan sarhoş toplamaya başladım...once ucuz barlardı....evlerıne goturuyodum.. 
sevişmeye çalışırken uyuyorlardı..ceplerini boşaltıp çıkıyordum... 
bir internet kafede çalıştım...netten bazı erkeklerle buluştum... 
gay kanalına girip aradıklarının ben olduğuma inanınca buluşuyordum... " karımı da beni de yap" gibisinden mesajlara hiç cevap vermezdim.. 
ama bir keresinde evli biriyle buluştuk..akıllıydı,espriliydi... 
yazardı....ona hayran oldum..arkadaşımın evine gittik tarlabaşında... bir kaç kez seviştik aynı yerde..pasifti... bana aşık olduğunu söyledi ...para verdi...giysi aldı... 
askerlik sorunumu halletmek için travesti kılığında fotoğrafımı çekti..muayenede ibne olduğumu ıspatlamam gerekecekti... 
sonra ailemle aramı düzeltmeye çalıştı...bana destek oldu.. 
galiba ben de onu seviyordum...hep yanımda olsun ıstiyordum... 
bir gece yine seviştikten sonra ... 

-bir ev tutalım..önce sen destek olursun...birlikte kalırız 
-bu cok guzel bebegım ama cok zor... 
-neden...? beni sevmiyor musun? 
-seviyorum ama ...biliyosun ... 
-tamam evinden ayrıl demedim ki? ikinci adres ben olurum... 

dudaklarıma yapıştı...bana sarıldı... cevabı beni arkadan düzmek oldu.... 
seviyordum...onunla herşeye razıydım ama... istemeden..benim rızamı almadan sahip oldu bana... gözlerimdem yaş geldi ..sustum...uyumasını bekledim... 
bıçakladım...çok kan aktı..korktum...öldüğünü sandım...kaçtım...ölmemiş...beni buldular... 
yüzleştik...bana avukat buldu... doktor muayenesinde akli dengemden mazeret bulup hapisten kurtardı.... 

Ali son sözlerinden sonra doğruldu... 
doktora doğru bakarak çok net bir açıklamada bulundu: 

-neyse.. bu arada belki yazılı kayıtlarda 12 kez bıçaklama hadisesi okumuşsunuzdur... 
hepsi de haklı sebeplerdendi... benim erkeklerden hoşlanmadan bu işi yapma şansım yok.. 
ben de sevdim... ben de istedim sevişmeyi.... 
ama yalnızca bana şiddet kullanıldığı zaman şiddet kullandım... 



.....sevişmek istediğim insan benim için çok önemlidir.... 
istemediğim kimse elini süremez bana....

10 
akşamın alacakaranlığı çöktüğünde psikiyatrist Doruk muayenehanede yalnız başına kaldı.. 
bütün gün konuştuğu hastalarının dosyalarını alfabetik sıraya dizerken onlar kadar şanslı olmadığını düşündü... 
yaşadıklarını birine anlatmak onları özgürleştiriyordu.. kendisi...yaşadıklarından çok...hastalarının yaşadıklarını tanıyordu... birazdan çıkıp bir bara gidecek...içecek...dansedecek..belki de genc ve yakısıklı bırınden hoşlanıp onunla otele gidecekti....ama evine buyur edemezdi...annesinin ölümünden sonra evine hiç bir yabancı girmemişti...o eve temizlikçi dışında kimseyi almamıştı... 
kendinden korktuğu günlerden biriydi yine... 
ya yenilirse tutkuya..ya aynı yatakta uyanmak isterse yine bir yabancıyla? 
bunları düşünmek onu yoruyordu... isviçre de okuduğu yıllarda yaşadığı ilişkileri arıyordu.: özgür sex kızlar...kadınlar...erkek aşkları...gay clubler.... istanbul a dönüp diplomasını ailenin tek oğlu olarak babasının eline koyduğunda valikonağı caddesindeki aile mirası apartmanın boğaz manzaralı en üst katında bu muayenehaneyi ona vermişti... 
doğduğu...büyüdüğü...liseyi okuduğu....bu caddede...yaşamıştı hep ailesini tek tek kaybederek...bu apartmanın tek mirasçısı olduğu bu güne kadar istanbul'u yalnızca bu evin penceresinden görmüş...gittikçe bodrum katlarda hizmetli odalarda yaşayan insanların daha gün yüzüne...dükkanlara esnaf , üst katlara kiracı, ev sahibi olduğuna tanık olmuş alışmaya başlamıştı.


11 
beyaz türklerdendi ailesi...
saraydan geliyordu babaanne...kırımlıydı...duvarda asılı duran Paşa Dedesinin kılıç kuşanmış resmi salonda hiç yer değişmemiş tek nesneydi....
eskiden lisedeyken..eve hangi arkadaşı gelecek olsa o resmin etkisinden kurtulamaz karşısında saatle durup hayran hayran izlerdi....
dedesiyle gurur duyardı Doruk...annesi bu eve gelin gelmişti...babaannesiyle birlikte oturmuşlardı ölene kadar....
her gün Paşa Dedesini anlatırdı baabaanne....oturuşunu kalkışını...Kırım muharebesinde nasıl aşık olduklarını...İstanbul'a gelin gelişini...saltanat kayıklarını.....tramvayları....padişahın sarayındaki davetleri...
Doruk çocukluğunda bu masallara kendini kaptırmıştı...hayalindeki yaşmaklı ...feraceli kadınlarla seviştiğini...arabacıların yanında heyecanlandığını...
zabitlerin...askerlerin üniformalarıyla kurduğu gerilimli yakınlığın gizli zevklerinden utanmamayı öğrenmişti...
 lisedeyken yaşadığı ilk gay ilşkisi de bir subayla olmuştu zaten...
üniforma onun için bir fetişti....paşa dedesinin fotoğrafı gibi...

12
neden sabahları erken saatlerde tutkuyla uyandığını düşündü? 
neden hayal ettiği ilişkileri sadece hayal etmekle kalmadı? 
neden hayallerinin peşinde koştu? 
neden gündüz kendisi olmaya çalıştı? 
neden kendisi yalnızca bir tek kişi olamıyordu? 
neden geceyarısı travesti barlarda öteki kendisini arıyordu?



13 
unutamadığı bir duygu canlandı yine eski fotoğraflara bakarken...
İsviçre'de okurken erkeklerle yaşadığı dişiliği kadınlarda yaşadığı erkeklikle dengelemeyi öğrenmişti....
bir kadın sevgilisi olmuştu zürih'te tıp fakültesi'ni bitirirken , Inge , kendinden beş yaş büyüktü...okulda tez hocasıydı...
seks dışında da güzel bir dostlukları vardı okul dışında seminerler , sergiler , davetler , iş gezileri ve toplantılarda birlikteydiler... ayrı evlerde oturuyor ama birbirlerini sık sık ziyaret ediyorlardı. birbirleri dışında da görüştükleri insanlar vardı. özel hayatlarına saygılı yaşıyorlardı.
yalnız kaldıklarında sevişmek onlar için törensel bir kutlamaydı ...saatlerce birbirlerine dokunur öper okşarlardı. Doruk Inge'yi diliyle boşaltana kadar oral sex yapardı..Sonra Inge onu oral sexle çıldırtırdı...Üstüne çıkıp kucağına otururdu...İşte bu sırada Inge'nin zevk çığlıkları kalın hırıltılara dönüşürdü... Doruk birden üstünde erkek sevgilisi olduğunu görürdü....
tam boşalmak üzereyen...bacaklarını onu boynuna dolamış ve içinde
derinde erkek sevgilisinin gidip geldiğini hissetmekten büyük zevk alırdı.
Inge ve Doruk birlikte boşalmayı çok önemserdi..İkisi de buna özen gösterirdi....Yaşamlarında yan yana ve dayanışarak ayakta duran iki dost meslektaş ...yatakta birbirini doyuran iki partner olurlardı.



14 
belki de fotoğrafta görünen kadın ve erkek suretleri gerçek değildi....
kimse aslında kendisi değildi...
kendisi olmak için doğmuş olmak yetmiyordu...

mutlaka bir gün aynada baktığının kendinden farklı biri olduğunu görecekti..
aynada hiç değişmeyen bir görüntüyü kendi sanmaya devam etmek
kendini aldatmak boşunaydı....
sevişirken hissettiklerl başka başka insanların hisleriydi...
bir kadının ipek tenine dokunurken kendisine dokunan sert
ve sevecen erkek elini de hissediyordu...
öptüğü dudaklarda bulduğu lezzet erkek teni kokuyordu...


Burada seninleyim
Sokaklarda seninleyim
Rüyalarda uykumda seninleyim

Telefon çalsa bile
Konuşurum sen diye
Kapım açık bak yine seninleyim

Başkası kollarımda
Sen varsın yanımda
Öptüğüm dudaklarda seni özlerim

Söylenen sözler senin
Aşk şarkımsın benim
Gözlerim kapalı seni dinlerim beklerim

Bakarlar deli diye
Sevişirim seninle
Göremezler ben içimden gülerim

Sen sağımda solumda
Sigaramda odamda
Yaşıyorsun bak yanımda















iki yüzlülük müydü?
çift cinsiyetli mi?
içindeki hormonlar mı dengesizdi?
kullandığı hiç bir madde ona seks kadar iyi gelmiyordu?
seks sevilmek sevmek demekti...açlığı buydu...
tıp okumayı sırf bu yüzden istemişti...: kendini tanımak için...
derinleştikçe ucundaki ışığın uzaklaştığı bir tünel gibiydi...


15 
orgazm sonuçları:

........................yalnızlık....kaygı
....huzur...güven
.........................boşluk..çaresizlik
..........zevk..haz. ...
.........görme bozukluğu.........algıda zayıflık............tansiyon.....varoluş....tükeniş.....doğuş...
............b...o...ş...a.....l...m.......a. ...


.................................................

--------------------------------------------------------------------------------

16

inasanların yüzünde gördüğü orgazm ifadesi fetişi olmuştu...

17

her konuştuğu yabancı onun için bir fetişti
 bir anda kendisi için çıldıranlar 
kendisine aşık olanlar....!!!! 
...hepsi hayalindeki orgazmın peşindeydi..!!!!!


18 
kişiye özel böyle bir orgazm yoktu...
her insan hayalinde yarattığı o muhteşem duyguya hep uzak kalacaktı
beyninde her şeyi yaşayabilirdi..acıyı da mutluluğu da..
bedensiz varlıklar olabilseydi daha az mı acı çekerdi...?
yalnızca beyninde yaşayabilirdi bütün içgüdülerini de...
tek hücreliler gibi...
cinsellik kişinin cinsiyetine göre değişir mi?
hayvanlardan çok mu farklıyız?
cinselliğe dayalı rüyalarımız ve dürtülerimiz bir uyarı mıdır ?
algılarımız cinselliğimizi uyandırınca neden her defasında teslim oluyoruz?
acı verdiğini bile bile neden sadakat denen şeye inanmıyoruz ?...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder