21 Ocak 2020 Salı

sebepsiz utanma-4-yaz

adada geçirdikleri son gündü... 

akşam olmuş güneş batmak üzereydi... ilk kez birlikte oldukları o bahar gecesinden başlayarak bildiği, beklediği ve korktuğu ayrılık artık cok yakındı. Can aylardır Sedat la beraber oldukları paylaştıkları bütün güzellikleri, teninde duyduğu bütün hazları en nadide aile yadigarlarını saklar gibi fildişi işlemeli abanoz bir kutuda saklar gibi tek tek ve özenerek 
kazımıştı beynine...yüreğine.......derin bir nefes aldı ve yanyana güneşi batışına odaklanan Sedat a seslendi... 

- yaz da bitti...


...Sedat üniversite bursunu kazanmış los angeleste okumaya gidecekti..
Can la aralarındaki arkadaşlık onun için de çok önemliydi.... arkada bırakmak onu zorlayacaktı... ilk sigarayı birlikte sarmışlardı... ilk kez birlikte sarhoş olmuşlar, kavga etmişler, aşık olmuşlar, geneleve gitmişlerdi... başka ne kız ne de erkek arkadaşıyla yaşamadıklarını yaşamış,paylaşmadığı sırlarını paylaşmıştı....kaygılıydı... gideceği ortamda yeni arkadaşlar edinmek , yüzmeye ve sutopuna başka bir ülkede başlamak onu heyecanlandırdığı kadar ürkütmekteydi de... 



  • Can hiç bir zaman karşılık bulamayacağını bildiği bir aşkla
  • ve tutkuyla sevmiştir Sedatı. Aralarında bir keresinde konuşmuşlardı bunu:
  • -Senin bir erkeği sevmekten öte tutkuyla bağlanmana saygı duyarım.. 
  • ama bunu benden bekleme... sana karşı duyduklarım aşk olamaz....olsa olsa büyük bir minnettarlık, şefkat ve saygıdır... bir erkeğin başaka bir erkeğe aşık olmasına aklım ermiyor... fiziksel ilişkiden haz duymakta ve vermekte iki tarafın da farklı beklentileri var...tatmin edildiği sürece ilişki sürebilir ......ancak aşk olamaz...
  • -Senden aşk dilenmedim ...ben sevgimi karşılık beklemeden büyüttüm...
  • tek başıma bununla başa çıkabilirim.... bana verdiklerin ve yaşattıkların için hep sana minnettarım. Dostumsun.Korkma hiç bir zaman hakettiğimden fazlasını istemedim.


Sedat okullar kapanmadan basket oynarken düşüp ayak bileğini kırmıştı. Haftalarca ayağı alçıda kalmış yürürken , merdiven inip çıkarken yardım almıştı. Can sabahları okula giderken önce Sedatı uğrayıp almış okuldan çıkışta da evinde onunla oturup ders çalışmış test çözmüştü.
Evde yalnız oldukları günlerde Sedat yatakta dinlenirken yanına uzanmış... başını göğsüne koyup öyle çalışmışlardı...İkisi de birbirinden etkileniyordu.. Canın oral sex deneme teklifini Sedat itirazsız kabul ettiğinde bunun ilişkilerinin vazgeçilmez bir parçası haline geleceğini bilemezlerdi... 

bar çıkışında eve gidemeyecek kadar sarhoş oldukları o gece ... 
Sedat'ın uçağına bir kac saat vardı ... eve gidip annesinin tantanalı vedalaşmasına
maruz kalmadan önce can la başbaşa kalmak istiyordu... .....taksimdeki büyük otellerden birinde kalmaya karar verdiler tuttukları oda Haliçe bakıyordu...gün ağarmak üzereydi....

  • ve duşa girdiler birlikte...
  • ve çocuklaştılar tenlerine değen su damlalarının coşkusuyla...
  • ve köpükleri birbirlerine atmaya başladılar....
  • ve ilk kez Sedat uzanıp bir öpücük kondurdu Can'ın dudaklarına...
  • ve ikinci öpücük daha uzun ve tutkuluydu....
  • ve birbirlerinin tenini köpüklerle bezemeye başladılar...
  • ve Sedat , Can'ın kafasında şampuanı köpürttü...
  • ve burnuna bir beyaz bulut kondurdu...
  • ve göğsünü soldan sağa bir deniz dalgası yerleştirdi...
  • ve sonra aşağı doğru bir s çizdi....
  • ve Can , Sedat'ın omuzlarına beyaz apuletler koydu köpükten....
  • ve gösterişli bir subay üniformasındaki gibi bileklerine doğru gümüşi desenler çizdi....
  • ve ikisi de birbirinin sertleşmiş organlarını köpüklerle örttüler...
  • ve yavaşca temizlediler çıplak tenlerini
  • ve sanki birbirini artık hiç görmeyecekmişcesine resimlerini ezberlemeye çalışarak baktılar uzun uzun....
  • ve küveti doldurarak içine bütün kokulu losyonları döktüler...
  • ve küvetin ayakucundaki mumları yaktılar
  • ve ışığı söndürüp suyun içinde birbirlerine sarılarak uyudular....



....bazen aşkı yaşarken içinde olduğumuz mutluluğu anlayamayız...
biz bir telaş içinde bir yerden bir yere koştururken o duygu dışardan farkedilir.
o enerji hiç bitmeyecekmiş gibidir aşk yaşarken. ...
.bazen aşk yoktur...aşk açlığı yaşarız.....
aşka aşık olmuşuz bir kere... buldugumuz ne varsa koyarız aşkı beklerken o boşluğu doldurmak için... 
sebepsiz sahipleniriz en yakınlarımızı...ya da çevremize hükmetmeye başlarız....
aşksız kalınca...kendimize de cevremize de zarar veririz... ....
bazen aşk geliverir aniden...bir telefonla...bir mesajla....bir şarkıyla... 
başlar yeniden alevlenmeye ufak ufak...hızla buyur...bacayı sarar... 
karşılık beklemeden sevmek guzeldır, ama hangimiz sevebiliriz kayıtsız şartsız?
....bazen aşkın yerine dostluk koymaktır ilaç... 
eğer aşkımız karşılıksız kalmışsa...eğer aşkımızı silip atamıyorsak...
enerjisini kullanırız ... dost oluruz ne kadar zor da olsa ..
uzak ta da olsa....sevince... insan sevince sevgisi için her şeyi yapar.... 
hasret de çeker....kıskanır da....sevişir de... günü gelince vazgeçebilir de....

Zaman geçer , su  akar yolunu bulur, 

İkisi de seçtikleri dallarda başarılı oldu.
Sedat hem yüzmede ülkesi adına büyük başarılar kazandı hem LA de okudugu endüstri mühendisliği ile umutveren bir otomobil tasarımcısı oldu. Can hep istediği gibi resim eğitimi aldı akademide,öğretim görevlisi oldu... sergiler açtı....ödüller kazandı...akademide okurken bir kaç kez Sedat la yazıştı. Sedat tan gelen mektuplar zamanla kısaldı, posta kartlarına dönüştü.
Dünyanın en uzak yerlerinden MERHABA laştılar. İstanbul a geldiği günlerde buluştular.
Sedat Universite bittikten sonraki sene yurda döndü ve Amerikalı bir kızla evlendi....
19 Mayıs ta Hilton da yapıldı düğün... bahçede...havuzbaşında...bütün yakın arkadaşları aynı masadaydılar.... düğün marşı çalarken zeminden bahçeye inen gösterişli süslemelerle gecede parıldayan yuvarlak merdivenden inerken damatla gelin göz kamaştırıyordu...
Can o gece mutluluktan ağladı..


BITTI...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder