Nedim
Nedim'in numarasını çevirdi:
- -Nasılsın Nedim, mutlu yıllar demek için aramıştım...
- -Güzelim sana da mutlu yıllar, dün gece aradım kapalıydı...
- -Dün gece hakkında konuşmak istiyorum...nerdesin?
- -Evdeyim canım, Faruk'la beraber oturuyoruz.... gelsene?
- -Birazdan sende olurum, gerçekten de konuşmaya ihtiyacım var...
Bir saat sonra Mete Nedim'in evinde Boğaz'a karşı manzaralı koltukta oturuyordu.Nedim yere oturmuştu.
Eve girince geceden beri süren muhabbetin kalıntıları farkediliyordu: Yılbaşı gecesini iki sevgili başbaşa evde geçirmişti,
Faruk kahveleri getirdi,
- -Başın sağolsun diyemedim daha sana, annen nasıl toparlandı mı biraz?
- -Sağol Faruk , toparlanıyor ne yapsın ki?
Nedim kahvesinden bir yudum aldı ve sordu:
- -Neler yaptın görüşmeyeli ? Son konuşmamızda taşınmak istiyordun ?
- -Evet, bunu çok istiyorum...bir an önce taşınmalıyım.
- -Ne oldu birden bu telaşlın niye?
- -Nedim...evim dün gece soyuldu,
- -Nasıl yani ? kim soydu ? sen evdeyken mi ?
- -Bardan tanıdığım biriyle , hiç tanımadığım arkadaşı bendeydi gece...sabah erkenden gittiler, annemle kabristana gittim, dönüşte farkettim ki olan olmuş...
- -Yapma yaaaa çok üzüldüm,
Nedim'in evdeki sigara yasağını Faruk çoktan delmişti, Mete ile birer tane yaktılar:
- -Çok üzüldüm Mete, neler gitmiş?
- -Maaş zarfım, altın künyem ve baba yadigarı yüzüğüm yok...
- -Tabi en önemlisi o yüzük değil mi?
- -En önemlisi benim bu düzene kuzu kuzu razı oluşum,
- Faruk tedirgin olmuştu:
- -Bunlar çete bile olabilir...bu insanları bulup hesap soramaz mısın?
- -Dur be güzelim, o insanlar mı tek şüpheli, Mete evden çıkıp döndüğü sırada hırsızlık yapılmış
- olamaz mı ?
- diye argüman geliştirdi Nedim,
Mete sıradan daha bir cevap bulamadı:
- -Bilmiyorum ama , aradım "bakarız" gibi bir baştan savma cevap alınca da şüphelendiğim için kendimden utandım.
- -Bu arkadaşların, ya da arkadaşınla görüşmeyi sürdürecek misin?
- -Çalınan eşyalar ve para için bunlarla görüşmeliyim...
- -Biraz sıkıcı ama bence de görüşüp en azından onlar mı yapmış öğrenmelisin.
Faruk yine heyecanla :
- -Ama bu polislik bir hadise, bildirmelisin
- dedi.
- -Yok polisi hiç bulaştırmak istemiyorum...bir an önce annemin kiralık dairesine taşınmak
- ve hemen unutmak istiyorum...
- Nedim sakin ve ikna edici sesle:
- -Olur mu canım , hemen ihbar edeceksin...
- -Ne soracaklar? ne cevap vereceğim? bunları düşününce sıkılıyorum.
- -İyi ama bu yalnız senin kendin için değil ki, bir seri hırsızlık vakası için polise yardımcı olabilir...
- -Evde bazı tadilat işleri yaptırmam gerekiyordu henüz bakmaya fırsatım olmadı, ama bu durumda boya badana bile yaptırmayı düşünmüyorum, hemen taşınabilmem için bana yardım et Nedim...
- -Tamam güzelim iki güne kalmaz taşırız seni,
- -Evi toparlamaya beraber gidelim Nedim,
- teklifini yaptı Faruk.
- -Tabi gideriz, elele verirsek hemen bitririz o işi.... yarın da boya badana için ekip yollarım hemen o işi de aradan çıkarırız bir günde.
- Ama gel eve gidelim şimdi beraber...polisi arayıp ihbar edelim.
yeni bir aşk-sondan önce
Mete isteksizce kabul etti teklifi , başka alternatifi yoktu,
Nedim gidip giyinirken kapıda eski ve yeni sevgilisi dostça el skıştı. Faruk :
- -Siz gidin ben biraz yatıp uyumalıyım yarın imalatın başında olmalıyım...
- Mete iki eliyle sarıldı kendine uzanan ele :
- -Faruk seni de rahatsız ettim ya, kusura bakma
- olmaz mı?
- -Ne demek ya olur mu? Sen Nedim'in çok kıymetli arkadaşısın, beni de yakın bil olmaz mı?
- Nasıl yardım edebileceksem beni de ara,
- -Teşekkür ederim.
Nedim ve Mete arabayla Cihangir'e döndüler.
Arabada hiç konuşmadılar, eve vardıklarında Nedim tutup öptü Mert'i dudaklarından. İtiraz edecek gücü bile yoktu Mert'in, sevgiye ve sarılmaya çok ihtiyacı vardı,
birbirilerinini üstündekileri çılgınca çıkarttılar ve yatakta buldular kendilerini...Uzun zamandır başka başka insanların izi olsa üstünde tenleri birbirini tanıyordu zaten, bir yolunu bulup birbirlerine akıttılar özlemlerini.
Nedim soluk soluğa kalmıştı yastığa yığıldığında,
Mert ağlamaya başladı gözlerini tavana dikip :
Nedim yan dönerek dirseğinin üstünde doğruldu,Mert'in göğsünü okşuyordu bir eliyle :
Mert doğruldu yattığı yerden...yastığını da doğrultarak sırtını yatak başına dayadı, gözlerinin içine bakarak Nedim' e fısıldadı:
Mert ayağa kalktı...sigara yaktı.Sokaktan yansıyan kış güneşinde çıplak vücudundaki kıllar parlıyordu...Nedim de kalkıp arkadan sarıldı sevgilisine:
Mert yüzünü dönerek Nedim'in dudaklarına bir öpücük kondurdu:
birbirilerinini üstündekileri çılgınca çıkarttılar ve yatakta buldular kendilerini...Uzun zamandır başka başka insanların izi olsa üstünde tenleri birbirini tanıyordu zaten, bir yolunu bulup birbirlerine akıttılar özlemlerini.
Nedim soluk soluğa kalmıştı yastığa yığıldığında,
Mert ağlamaya başladı gözlerini tavana dikip :
- -Neden yaptık bunu?
- -Neden seviştik diye mi soruyorsun?
- -Evet...
- -Neden acıkınca yemek yersek ondan...birbirimize acıkmışız...
- -Peki Faruk?
Nedim yan dönerek dirseğinin üstünde doğruldu,Mert'in göğsünü okşuyordu bir eliyle :
- -Kimseye bir söz vermedim...evlenirken verdiğim sözü bozduktan sonra kimseyi aldatmamaya karar verdim bir daha...
- -Bugün tam da yeni yılın ilk gününde...
- -Evet ne var?
Mert doğruldu yattığı yerden...yastığını da doğrultarak sırtını yatak başına dayadı, gözlerinin içine bakarak Nedim' e fısıldadı:
- -Bana sevmeyi öğretecektin?
- -İyi bir öğretmen değilim ben güzelim, benim yaptığım gibi yapmasını öğretemem...
- -Dün gece bu yatakta üç kişiydik...
- -Biliyorum
- -Nasıl biliyorsun?
- -Eve geldiğinde suratından okuduğum aldatılmışlık duygusundan.
- -Gece seviştiğim yabancı aslında para isteseydi verirdim, ama çalmayı tercih etti.
- -Kimseye sormadan bir şey yapmak ister insan bazen,
- -Kimseye sormadan birini incitip, hırpalayıp, aşağılamak istedin mi hiç?
- -Hayır , ama böyle yapanları tanıdım.
Mert ayağa kalktı...sigara yaktı.Sokaktan yansıyan kış güneşinde çıplak vücudundaki kıllar parlıyordu...Nedim de kalkıp arkadan sarıldı sevgilisine:
- -Seni sevmeyi seviyorum
- -Yapma allahaşkına...tam da günü ha...
- -Günü mü olur sevmenin? sevişmenin?
- -Biz buraya neden geldik hatırlıyor musun?
- -Tabi, 155 i arayıp polisi çağırmaya geldik...
- -İyi işte , koyun can derdinde kasap et derdinde...
- -Neden? Kasap koyuna sevdalanamaz mı?
- -Kasap dükkanındaki koyunlardan biriyim yani?
- -Salak...seni özgür bıraktıkça bana geliyorsun...benim suçum seni bağlayıp kendime köle yapmamak mı?
Mert yüzünü dönerek Nedim'in dudaklarına bir öpücük kondurdu:
Giyindiler, polisi aradıktan hemen sonra gelen memurlara hırsızlığı bildirdiler, sorular, cevaplar, parmak izi derken akşamın dokuzuna kadar sürdü yalnız kalmaları.
Faruk'u arayıp dışarda yemek için haberleştiler.
Evden çıkarken Nedim bir kez daha öpmek istedi Mert'i:
- -Yeter ama, lütfen,
- -Neden?
- -Faruk bizi beklerken böyle yaparsan onun yanında nasıl rahat olacağım ben?
- -O bunu farkında değil mi sence?
- -Yapma ya...sahi mi?
- -Evet ...istersen soralım...
- -Ne sorması ya, saçmaladın, hadi çıkalım.
Eve hırsız girdiğinin haftasına Valikonağı'ndaki apartman dairesine taşınmıştı . Paris dönüşü İnci ile beraber Mete'nin taşınacağı daireyi gezdiler, Nedim ve Faruk bir hafta içinde boya badana ve ufak tefek tadilatıyla ilgilendi, küçük bir kamyonete koyup taşınırken artık güzel bir dostluk doğmuştu bu dörtlü arasında.
Kitapları kolilerden çıkmaya başladı, kitaplıktaki raflara yerleştirdi, tuhaf ama hiç bir eşya kırılmamıştı taşınırken, İnci'yle birlikte paketleri açıp yıkadıkça yerine kaldırdılar.
Taşıma sırasında Pervin Hanım börek ve çöreklerle , taze çaydan sorumluydu hep,
Yeni bir ev, yeni bir yaşam bellekte taptaze umutlarla açıldı.
Kitapları kolilerden çıkmaya başladı, kitaplıktaki raflara yerleştirdi, tuhaf ama hiç bir eşya kırılmamıştı taşınırken, İnci'yle birlikte paketleri açıp yıkadıkça yerine kaldırdılar.
Taşıma sırasında Pervin Hanım börek ve çöreklerle , taze çaydan sorumluydu hep,
Yeni bir ev, yeni bir yaşam bellekte taptaze umutlarla açıldı.
Bir sevgililer gününde daha yalnızdı...
Elinde tuttuğu Paris damgalı Alain imzalı kartın ön yüzünde Eyfel kulesinde öpüşen iki delikanlı vardı...
"Şu anda karısı ve kızıyla belki de televizyon seyrediyor"
diye düşündü.
Nedim ve Faruk haftasonunu Bodrum'da geçiriyordu.
İnci bir an bile kopmaksızın bütün gün ve gece , Marie ile telefonla ya da internetten konuşuyordu.
Annesini aradı:
Elinde tuttuğu Paris damgalı Alain imzalı kartın ön yüzünde Eyfel kulesinde öpüşen iki delikanlı vardı...
"Şu anda karısı ve kızıyla belki de televizyon seyrediyor"
diye düşündü.
Nedim ve Faruk haftasonunu Bodrum'da geçiriyordu.
İnci bir an bile kopmaksızın bütün gün ve gece , Marie ile telefonla ya da internetten konuşuyordu.
Annesini aradı:
- -Nasılsın Pervin Sultan...yalnız mısın?
- -Günaydın Mete'cim ....kim olsun ki köpeciğimle ben
- -Pasta alıcam senin sevdiklerinden çay koyar mısın?
- -Tamamdır, bekliyorum canım.
insanın en büyük özelliği en kötüsüne bile zamanla alışmaktır...
Pervin Hanım ve oğlu Mete bir arada yaşamaya alıştılar,
Nedim ve Faruk bir süre sonra yataklarını da yollarını da ayırdı,
İnci hamile kalmayı başarmıştı sonunda, Marie ile Paris'te yaşıyordu,
Alain kendinden haber vermeyi aksatmadan sürdürdü...
yeni bir aşk- sonu
Pervin Hanım ve oğlu Mete bir arada yaşamaya alıştılar,
Nedim ve Faruk bir süre sonra yataklarını da yollarını da ayırdı,
İnci hamile kalmayı başarmıştı sonunda, Marie ile Paris'te yaşıyordu,
Alain kendinden haber vermeyi aksatmadan sürdürdü...
yeni bir aşk- sonu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder