Zahit
- -Nasılsın Nedim,
- -Ooooo Mert güzelim nerelerdesin?
- -Biliyorum yine işim düştü de arıyorum gibi oldu,
- -Ne demek gülüm, ne istersen söyle, yapabileceğim bir şeyse seve seve
- -Yılbaşından sonra Cihangir'deki evden ayrılıp Nişantaşı'na taşınacağım,
- -Annenin yanına mı taşınıyorsun?
- -Yok aynı apartmanda küçük bir daireye, biliyorsun annemi yalnız bırakmak istemiyorum.Şantiyeden bir kamyon ayarlar mısın? diye soracaktım.
- -Anlıyorum, tam olarak ne zaman , bana gün ver yeter, toparlanmana da yardım edelim, bak Faruk ta yanımda , selamı var, tadilat işi varsa onu da çözelim.
- -Teşekkür ederim, tekrar arayacağım, şimdi kapatıyorum.
Sesi dondu Mete'nin "hani sevmeyi öğretecektin bana" diye geçirdi içinden,...artık kendisine aşık olan bu adamla iki yabancı olduğunu hissediyordu , demek böyle oluyordu, arada üçüncü biri olunca, ilişki boyut değiştiriyordu,
tutunacak bir şey ararken cebindeki kartı buldu, aradı
sesini duyunca hatırladı o geceden hiç bir şey hatırlamadığını:
- -Yılbaşı gecesi ne yapıyorsun?
- -Bilmem program yapmadım...
- -Bana gelmek ister misin?
- Yılın son haftasıydı, İnci :
- -Noel tatilinde ailesiyle beraber olur herkes ama yılbaşında Marie'nin yanında olmak istiyorum,
.........................
Pervin Hanım Mete'yi aradı :
- -Yılbaşı gecesi ne yapıyorsun bilmem, ben halanda olacağım,
- şimdiden mutlu yıllar demek istedim,
- ama ertesi gün yılın ilk günü benimle kabristana gelmeni istiyorum, babana gideceğiz.
- -Ben evde olacağım arkadaşım gelecek, cuma günü sabahtan ararım seni, iyi seneler.
............
Yılbaşı akşamı bir kaç meze ve içki alıp eve geldi,
ortalığı toparladıktan sonra kendine bir rakı koydu ve müzik seçti,
dinlenirken telefon çaldı, numarayı tanımıyordu:
- -Alo benim...Zahit..fizyoterapist...
- -Zahit kusura bakma tanıyamadım, numaranı kaydetmemişim
- -Hani yılbaşı akşamı için davet etmiştin,
- -Evet bekliyorum Cihangir'deyim adresi söyliyim mi?
- -Yoldayım bir arkadaşımı da getirebilir miyim?
- -Olur sen öyle istiyorsan,
- -Adresi alıyım....
"biraz tatsız bir durum, ama nasıl olsa böyle bir gecede " ha bir yabancı ha iki yabancı "
sokaktakilerden ne farkı olacak, yalnız olmayacağım, bu da bana yeter."
diye düşündü.
Çok geçmeden geldiler,içkiliydiler...
Tek hatırladığı hiç bir şey hatırlamadığı bir gecenin hatırası olan bir adamla
hiç tanımadığı bir delikanlıyla oturdular, biraz müzik dinlediler, konuştular,
Mete genç olanın tavrı ve konuşmaları bar ortamından tanıdıktı,
ukalaydı, az bilip çok gösterme çabasındaydı,
Zahit'e kalkıp mutfağa geçerken seslendi :
- -Bana yardım eder misin biraz ?
Mutfağın kapısını kapatıp sesini alçaltmaya gerek duymadan sordu:
- -Nerden tanışıyorsunuz?
- -Seninle tanıştığımız barda geçen gece tanıştık
- -Bu düpedüz rentboy,
- -Ya biliyorum ama bana samimi geldi
- -Ben anlamam, ilk kez geldiğin bir eve bir rentboyla geliyorsan, senin de durumunu bir daha düşünmek lazım,
- -İstemiyorsan gidelim,
- -Programım yok başka,
- ama dikkat et, yolar bu seni beni,
- suya götürür susuz getirir,
- -Korkma sen , hadi güzelim tadını çıkaralım
yeni yıl kutlamasından sonra ışıkları azaltıp seviştiler,
yeni yıla yalnız girmemişlerdi,
ama dostluklarını yeni yılda sürdürmeyeceklerini biliyorlardı.
Sabahın yedisinde güneşle uyandı...
evde yine yalnızdı...yıkandı, giyindi,
annesini aradı:
çiçekleri aldı,taksiye atlayıp annesini almaya gitti.
Yeni yıl kutlamasından dönenler gece kıyafetleriyle, dağılmış makyajlarıyla, bozulmuş saçlarıyla, sarı soluk suratlarıyla evlerine dönüyordu.
Ne umutlarla hazırlanıp geceye çıkmışlardı?
Ne hayalkırıklıklarıyla evlerine dönüyorlardı şimdi kimbilir?
.........................
Kabristan yılın ilk sabahında sessiz ve huzur doluydu...
Pervin Hanım oğlunun koluna girmiş mermer kaplama yolda yürürken sağlı sollu mezar taşlarından ıslak beyaz bir serinlik yansıyordu.
Mete elindeki çiçekleri babasının yattığı yerdeki toprağa bırakıp dua etti.
Yanında yöresindeki diğer aile büyüklerini de ziyaret ettikten sonra kolkola çıkışa yürürken Pervin Hanım durdu ve dönüp Mete'ye şunları söyledi:
Pervin Hanım evin kapısından ayrılmak istemedi:
Aynalı konsolun çekmecesinde altın künyesinin olmadığını farketti...
evde yine yalnızdı...yıkandı, giyindi,
annesini aradı:
- -İyi seneler olsun Pervin Sultan...nasılsın?
- -Günaydın Mete'cim sana da iyi seneler, iyiyim hazırlandım seni bekliyorum.
- -Tamam ben de hazırım geliyorum...aşağıdan zile basarım inersin oldu mu?
- -Bekliyorum canım.
çiçekleri aldı,taksiye atlayıp annesini almaya gitti.
Yeni yıl kutlamasından dönenler gece kıyafetleriyle, dağılmış makyajlarıyla, bozulmuş saçlarıyla, sarı soluk suratlarıyla evlerine dönüyordu.
Ne umutlarla hazırlanıp geceye çıkmışlardı?
Ne hayalkırıklıklarıyla evlerine dönüyorlardı şimdi kimbilir?
.........................
Kabristan yılın ilk sabahında sessiz ve huzur doluydu...
Pervin Hanım oğlunun koluna girmiş mermer kaplama yolda yürürken sağlı sollu mezar taşlarından ıslak beyaz bir serinlik yansıyordu.
Mete elindeki çiçekleri babasının yattığı yerdeki toprağa bırakıp dua etti.
Yanında yöresindeki diğer aile büyüklerini de ziyaret ettikten sonra kolkola çıkışa yürürken Pervin Hanım durdu ve dönüp Mete'ye şunları söyledi:
- -Hayatımda baban olmadan hiç Yılbaşı kutlamamıştım sanki, nurlarda yatsın.
- İlk genç kızlığımdan beri hiç onsuz olmamıştım, bu insanın yarısından fazla ediyor.
- Bazen çok zorlanıyorum, alışmalıyım ama...sen olmasaydın gelemezdim buraya bile.
- -Biliyor musun ben de hala inanamıyorum onun ölümüne...artık yakınında ben olacağım sultanım merak etme....
- -Canım, teşekkür ederim , bugün bana hayatımın en güzel hediyesini verdin.
Pervin Hanım evin kapısından ayrılmak istemedi:
- -Mert, güzel yemekler hazırlamıştım bir programın yoksa gel yiyelim,
- -Yok güzel annem , benim de dün misafirim vardı evi toparlarım , dinlenirim,
- sonra görüşürüz.
- -Kiralık daire hakkında konuşamadık, ne zaman görmeye geleceksin?
- -Aceleye gelmesin, İnci'ye de gösterelim diyorum belki fikir verir bir şeyler almak için,
- -Tamam o Paris'ten ne zaman dönüyor?
- -Hafta sonu gelecek, ilk fırsatta geliriz .
- -Peki o zaman , teşekkür ederim bugün için, kendine iyi bak.
- .....
Aynalı konsolun çekmecesinde altın künyesinin olmadığını farketti...
babasından kalan şövalye yüzüğünün de olmadığını görünce ateş bastı..
ve içinde euro dolu maaş zarfını da bulamayınca çılgına döndü...
Telefonun yanında duran kartvizitteki numaradan Zahit'i aradı,
Telefonun yanında duran kartvizitteki numaradan Zahit'i aradı,
uzun uzun çaldıktan sonra uykulu bir ses cevapladı:
- -Efendim..
- -Alo Zahit sen misin?
- -Mert güzelim nasılsın? uyumuyor musun...
- -İyi değilim sen uyuyor muydun ?
- -Hayrola ne oldu? Akşam harikaydın, senden dönünce yattım uyuyordum.
- -Sana söylemiştim değil mi?
- -Neyi? Ne oldu anltsana...
- -Yanında getirdiğin ne olduğu belirsiz adam
- soymuş beni...
- -Yapma yaaa
- -Evet...şimdi farkettim...
- -Emin misin peki?
- -Altın künyem ve yüzüğüm yok...
- bir de param çalınmış..
- -Hemen panikleme her yere baktın mı?
- -Zahit o adamın telefonu adresi yok mu sende?
- -Yok ama buluruz telaşlanma...
- -Böyle olacağını biliyordum...
- -Sakin ol , tamam bakarız çaresine,
- şimdi biraz uyu dinlen...
- -O adamı bul ve haber ver bana...
- -Peki, peki öptüm hadi görüşürüz.
Telefonu kapadıktan sonra yavaş yavaş taşlar yerine oturdu
yeni yıla girerken tanımadığı insanlarla, belki de bir çeteyle sevişmişti..Bir an ağlamak istedi...
Bu evden sıkıldığını farketti ...kurtulmak istiyordu.
Bu evden sıkıldığını farketti ...kurtulmak istiyordu.
Kimseye bir şey anlatmak istemiyordu.
Daha önce böyle aldatılmamıştı hiç. Kendini affedemiyordu, bile bile tanımadığı insanlarla
evinde yaşadığı bu yılbaşı gecesini unutmak istiyordu, bir kadeh rakıyı hızla yuvarladı.
Başkalarından duyup inanmak istemediği bir düzenin içinde bulmuştu kendini...
evinde yaşadığı bu yılbaşı gecesini unutmak istiyordu, bir kadeh rakıyı hızla yuvarladı.
Başkalarından duyup inanmak istemediği bir düzenin içinde bulmuştu kendini...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder