13 Mart 2013 Çarşamba

yeni bir aşk-Mete / 1




Ya ortasındasındır AŞK'ın merkezinde;
ya da dışındasındır,
hasretinde..
"Aşksız geçen bir ömür beyhude yaşanmıştır.
Acaba ilahi aşk peşinde mi koşmalıyım mecazi mi,
yoksa dünyevi semavi ya da cismani mi diye sorma!
Ayrımlar ayrımları doğurur..." Aşk… Elif Şafak



bütün bedeni gerilmiş uyandığında yeni bir güne yeni bir aşkla başlamanın heyecanı vardı yalnızca...
bütün gece ...aklından geçen binbir düşünce ve isimle boğuşarak yanıp tutuşmuştu....
bugün yeni radikal kararlar almanın zamanıydı...
babasıyla konuşarak artık kendi ayakları üstünde durmak istediğini söyleyecekti...kariyerinin başında babasının şirketinde miras bekleyen çakal rolünden sıyrılmalıydı,
yıllardır yaptıkları bu tartışma bugün son bulmalıydı...
aslında üniversiteden mezun olduğu gün bu cesareti göstermeliydi ...arkadaşlarının çoğu alıp başıı dünyanın başka başka ülkelerine okumaya, çalışmaya gitmişti...
babasının kırk yıllık firmasında muhteşem yenilikler yapma teklifiyle kendisine oltanın ucunda sunulan özel oda ve asistan yemlerine tav olurken bugünlere geleceğini hayal bile edemiyordu.Günler birbirini tekrarlamaya, konuşulan konular ve vaadler sadece günü kurtarmaya başladığında artık genel müdür yardımcısı olmuştu bile...

kolay olmayacaktı kemikleşmiş firma yönetiminde yenilikler yapmak,eski zihniyeti tasfiye edip yeni bir yüz kazandırmak...bunalıyordu....Lise Mezunlar Günü için bastırılan özel yıllıkta ne kadar kısa bir kariyer çizdiğini farkettiğinde içi burkulmuştu....sınıf arkadaşları deneyerek yanılarak pek çok badirelerden sonra okudukları meslekle alakası olmayan renkli işler yapıyorken...kendisinin iş adresi lisede okurken verdiği babasının adresinin aynısıydı...
İlk kez hayatında OUT olduğu lise sınıfından çok yakın iki kız arkadaşıyla uzun yıllar kopmadan sürdürmüştür ilişkisini,
ancak diğerleriyle arasında yıllar sanki buzdan duvarlar örmüş gibidir.


sabah kafasını toparlayıp yola çıktığı zaman
aradığı yine bu arkadaşlarından İnci olur

  • - Alo İnci güzelim nabersin?
  • - İyidir Mete hayrola sabah sabah?
  • - Bugün yemek yiyelim mi diycektim uygunsan?
  • - Hayırdır inşallah, yeni biri mi var yoksa ?
  • - Yok yahu ciddi bir konu konuşmak istiyorum seninle...
  • - Tamam canım, 12 de Teşvikiye CaffeeHouse ok?
  • - Oldu bitanem, görüşürüz öptüm...

İnci , 33 yaşında, iyi bir reklam firmasında metin yazarlığı yapmaktadır,hayat dolu, kalender meşrep, güzel ve sözünün eri bir kızdır, hayata tutunduğu gibi her zaman iyi ve kötü gününde arkadaşlarının yanında olmuştur, çevresinde alınacak en önemli kararlar hep ona danışılır.
Mete ofise varınca ilk iş olarak sekreterini arayıp babasından randevu almasını istedi. Ayrı oturmaya başladıkları son bir kaç yıldır aile içi doğum günü ve yılbaşı yemekleri
dışında yalnızca yönetim kurulu toplantılarında oturup konuşumuşlardı. Annesi zaman zaman bu duruma üzüldüğünü hem Mete'ye hem kocasına belli etse de,
her kentsoylu ortayaşüstü kadın gibi parlak sözler , renkli hediyeler ve seyahatlerle susturulmaya hazırdı.

Bundan bir yıl önce uzak bir akraba kızı olan Mine ile zorla nişanlanan Mete, tatsız biten bu
nişan macerasından sonra ailesinden ayrı yaşamaya karar vermişti. Ailesi ilk defa sorgulamıştı Mete'nin tercihlerini:
Mükemmel bir eğitim, parlak bir kariyer ve saygın bir sosyal statü verdikleri oğulları mazbut bir evlilik yaparak kendi isimlerini sürdürmekten başka ne istiyordu?
İnci bir yandan gün içinde yapacaklarını planlarken, öte yandan Mete'nin bu ani yemek davetine anlam vermeye çalışıyordu....Ne olabilirdi bu kadar önemli konuşması gereken konu? lise yıllarında Richard Gere'den sonra aşık olduğu ikinci isim Mete olmuştu...telefondaki sesi onu heyecanlandırmış ve yıllar öncesine götürmüştü...
...genç kız delikanlının utangaçlıktan kendini ifade edemediğini düşünerek aşkını itiraf ettiği zaman kibarca reddedilmiş, öğrendiği gerçeği bir türlü kabullenememişti:
Mete eşcinseldi ve tercihini çoktan yapmış ama kimseye açılamamıştı.

Nasıl oluyor da genç ve sağlıklı bir erkek bir kız yerine kendi cinsinden birini tercih ediyordu?
Bir erkeğin bu çok özel sırrını ancak onu çok seven bir kadın taşıyabilirdi...
Böylece ne olursa olsun daima Mete'yi destekleyeceğine söz verdi ...
garson kız soğuk biralarla göründüğünde, Mine ile Mete oturmuş hararetle konuşmaktaydı:
  • - Mete'cim anlamadığım b ir şey var,
  • sen istemedin mi İşletme okuyup babanın yanında işe başlamayı?
  • - Evet, o zaman öyle salakmışım ki...yeni anladım...
  • - Kendine haksızlık etme, denedin gördün...kararlı olup bundan sonra kendi yolunu çizebilirsin.
  • - Bunun için senden yardım istiyorum, öncelikle bir iş bulmalıyım,
  • - Dur bakalım düşünelim, ne yapabiliriz ?
  • - Sizin reklam şirketinde idari veya mali işlere bakabilirim, başka aklıma gelen bir şey yok ?- Bir dakika, hemen benimle aynı şirkette çalışmak sana iyi gelmeyebilir,
  • - Neden ama, başka bir yerde bambaşka şeyler yapmak için ayrılacağım babamdan...
  • - Öyle hemen karar vermeyelim, düşünelim ikimiz de...
  • - Tamam, ama bir de ev sorunu var, aynı evde aynı kirayı veremem artık
  • - Evet, senin için zor günler başlıyor...standartlarını gözden geçirmelisin...
  • - ELVEDA TATLI HAYAT...
Mete iç çektikten sonra birasını bir dikişte bitirdi...Yemekten dönünce istifa mektubunu yazan Mete öğledensonra babasıyla yaptığı konuşmada uzun süredir duymak istemediği ağır sözler ve ithamları işitiyordu...


  • - Ooo Mete Bey hoş geldiniz...Babanızın makam odasının yolunu biliyor muydunuz ?
  • Demek istifa ediyorsun küçük bey? O kadar kolay değil... Burası senin yalnızca 09-18.00 mesai harcadığın
  • bir yer değil...burası aile şirketimiz...senin de , benim de , torunlarımın da geleceği...
  • - Neler diyorsunuz allahaşkına? Benim geleceğim sizin umurunuzda olsaydı abuksubuk insanlarla
  • aile kurmam için baskı yapmazdınız...
  • - Saygılı konuş...senin nişanı bozduğun o kızın babası çok değerli bir milletvekilidir...
  • Üstelik baba tarafımdan akrabamız olur...Ama ne çare ki yaptığın edepsizlik yüzünden
  • karşılarına alnımız açık çıkamıyoruz artık...
  • - Mevzubahis olan benim kuracağım aile mi yoksa kurumsal kaygılarınız mı anlayamadım?
  • - Önemli olan ailemizi düşürdüğün kepaze durum...
  • Sonra da hem suçlu hem güçlü evden ayrılıp kendi evini açman...
  • - Baba...o kızla evlenseydim bütün ömrümü karartacaktım....
  • - Bahane...bu devirde o kız gibi birini bul da öpüp başına koy...
  • - Bu devirde az bulunur olabilir ama ben müze kurmuyorum...
  • Anlaşabildiğim biriyle yuva kurmayı istemek kadar doğal ne olabilir?
  • - Neden o zaman başka bir gelin adayı yok ortada? Uzun süredir takibindeyim...
  • yaşadığın hayat hayat değil... Bir erkeğin namusu bir genç kızın iffeti kadar değerlidir ailemizde...
  • Hangi deliklere girip çıktığını...kimlerle düşüp kalktığını biliyorum...
  • Anneni üzmemek için susuyorum...
  • - Annemi üzmemek için susması gereken ilk siz olmuyorsunuz demek ki...
  • - Terbiyesizleşme...
  • - Peki, konuyu dağıtmayalım efendim... İstifamı kabul etseniz de etmeseniz de
  • evden ayrıldığım gibi şirketinizden de ayrılarak hayatınızdan çıkmak istiyorum..
  • Nefes alabilmek için buna mecburum...Anlayın beni lütfennnn.

Yaşlı adam öfkesini yenebilmek için genel müdür odasının kocaman cam cephesinde bir yandan öbürüne adımlıyordu:

  • - Bir gün olsun düşündün mü? Bu şirketin geleceğindeki rolün nedir diye ?
  • Büyükbaban ben lise öğrencisiyken bir kadın uğruna terketmişti evini... şirketini... ailesini!
  • O günden beri uğraşıp taş taş üstüne kurduğum bu kuruluş senin ellerinde yükselmeliydi...
  • Oysa sen ne yaptın? En başarılı olmanı beklediğim dönemde kaçıyorsun...
  • Bu kriz dönemi bizim için bir fırsattı...Ne uğruna tepiyorsun bu aile kuruluşundaki umutlarımızı?
  • KOSKOCA BİR HİÇ UĞRUNA!
  • - Bitti mi?
  • dedi Mete oturduğu ziyaretçi kaoltuğunda sakince...
  • - Eğer bittiyse ofisimdeki özel eşyalarımı toplamak istiyorum...
  • Çünkü bu kararımdan geri dönmek değil, her söylediğiniz kelimeyle biraz daha
  • uzaklaşıyorum buradaki ortamdan... Sahiplendiğiniz kişi sizin oğlunuz bile olsa,
  • bir çalışan olarak kurumsal gayretinizin sorumluluğunu bir başkasının omuzlarına yüklemeniz
  • akıl alır gibi değil....
  • - Dur bakalım delikanlı, madem bir dönüm noktasına geldik, kouşmayı ancak ben isteyince
  • bitiririz...
  • - Suçlamalarınıza son verirseniz dinlerim gayet tabii....
  • - Suçlamak mı? Ortada suç yok...olsa olsa densizlik, vefasızlık, aptallık var...
  • - Bakın size açıkça istifa ettiğimi söylemeye geldim, bu ağır hakaretleri dinleyemem...
  • - Bu kapıdan çıkarsan bir daha ne ölüme ne dirime gelme....senin gibi evladım yooookkkk!
  • Mete odanın kapısından hızla çıkarken babası hiddetle telefona sarıldı...

 
Ofisine dönerken bütün hayatı boyunca babasıyla yaptığı en uzun ve en etkili konuşmayı yaptığını düşündü... Zorla içinde yaşattığı sırça bir sarayı bir darbede yıktığını hissetti...Üzüldü...ama pişman olunmayacak noktaya gelmişti...masasının üstündeki özel eşyalarını bir kutuya yerleştirmeye başladı...Masadaki bir çerçevede ablası Merve ile çekilmiş bir tatil fotoğrafı uzak ve mutlu bir aileyi hatırlatıyordu...Keşke yanında olsaydı şimdi...o mutlaka anlardı Mete'yi...Her konuda en güvendiği arkadaşıydı çocukken... En azından dinlerdi...yorum yapardı...
Kişiliğine uygun bir meslek seçip Amerika'da bitirdiği psikoloji eğitiminden sonra bir daha dönmemişti...evlenmiş, anne olmuştu....Ara sıra telefonlaşıyorlardı...

Araknafobia, Merve'nin en büyük korkusuydu...bu nedenle ona hep tatsız şakalar yapmış,sonra da ağlattığı için pişman olup binbir türlü maskaralıkla kendini affettirmeye çalışmıştı...
Acaba örümcek fobisi'nden kurtulmuş muydu?
Mete ofisini toparlarken akşam olmuştu, mesai bitiminde muhasebe sorumlusu ziyaretine gelerek olanları haber aldığını, üzüldüğünü söyledi...
İş akdinin bitiş işlemlerini tamamlayıp kendisine gereken evrakları imzaya getirmişti. Bunu söylerken yüzünde üzüntü dışında başka duygular da okunuyordu...
Patronun oğluyla tartışması firmada gizli kalmamıştı.
Az biraz umutla da olsa ayrıksı bir veliahtın giderilmesiyle boşalan bir payitaht firma yöneticilerinin gözlerini kamaştırmıştı.Bu kriz döneminde herkes pozisyonunu korumak için çırpınırken, artık Genel Müdür Yardımcısı olabilmek için kıyasıya bir mücadele vereceklerdi.

Mete hakkında bu ilk yaptıkları dedikodu değildi.
Daha önce de nişanlandığında ve nişanı bozduğunda da şirket dedikoduları ayyuka çıkmıştı.
Çalışanlardan bazıları patronun oğlunun gay barlarda görüldüğünü söylüyorlardı.
Kimse de sormuyordu : Peki senin o mekanlardan nasıl haberin oluyor ? diye.

"İnsanın eline bir kez çamur bulaşırsa, asla başkasına bulaştırmadan temizlenemez "

Herkes çıkmıştı ofisten...Mete bilgisayardaki güncellemeleri yaptı...Kendine göre bir yakın gelecek bütçesi yapmak için biraz daha oturdu...çalıştı...içi kararmaya başlamışken telefon çaldı...Telefondaki annesiydi...sesi her zamanki gibi sevecen, sakin, ölçülü, fakat kuşku doluydu...

  • -Alo Mete, Oğlum neler yapıyorsun, bu saate kadar çalışıyor musun?
  • -Hayrola anne, kötü haber tez mi yayıldı yoksa...
  • -Evet, baban aramıştı, bekledim, akşam olunca evden aradım yoksun, cebin kapalı...
  • Niyetin nedir...beni de mi çıldırtmak istiyorsun?
  • -Sen yalnız mısın?
  • -Evet, baban biraz gecikecekmiş, kulüpten aradı...
  • -Ah evet kulüp...sarışın olan mı?
  • -Bunları telefonda konuşmayalım, seni almaya geliyorum....biraz hava alıp konuşalım...
  • -Anne sen hiç karışma buna olmaz mı? Ben seni ararım daha sonra...
  • -Bak ama söz ver bekliycem, yatmıycam.
  • -Annecim sen rahat ol çok iyiyim, uyumana bak yarın konuşuruz.
  • -Peki deli oğlan, ikiniz de aynısınız baba-oğul, derdiniz bu ...Hadi öpüyorum..
  • -Ben de dünyanın en güzel annesi...Ciao
  • -Ciao

Aslında şimdi annesiyle pasta pişirip kremayla süsledikleri günlerden birinde olmak isterdi.Arkadaşlarıyla kavga etse, okulda canı sıkılsa, ya da babası biraz öfkeliyse hep mutfakta
soluklanırdı iki kafadar, kaçtıkları en güzel sığınaktı mutfakta pasta yapmak...Artık büyümüştü, ne zamandır annesinin yemeklerini bile yememişti, mutfağına girmemişti...
Pek çok varlıklı, eğitimli bir burjuva kadını gibi annesi de yalnız bırakılmış, ihmal edilmişti.Babasına öfkesi biraz da bundandı...Uzak denizlerde yelkenli seyahat hayalleri kurarak, mutfakta yaşamayı öğrenmiş, alışveriş dışındaki zamanını sosyal dernek çalışmaları ve yaşamı paylaştığı dostlarıyla birlikte yemek pişirdiği, küçük bir yemek okulunda geçiriyordu.


yeni bir aşk-birinci bölüm sonu



İnci öğle yemeğinden sonra Mete'den haber beklemişti.
Merak etmişti, acaba babasıyla ne konuştu?
İş konusunda ne yaptı?
Aramayınca bir kaç kez cebini aradı, kapalıydı...

  • "Yuh be kardeşim, bu kadar mı odun olur insan?
  • Beni önce derdinin ortasına çek, sonra da kapa telefonu merakta bırak?
  • beni ara...meraktayım ...öptüm"
diye sesli mesaj bıraktıktan sonra yatıp uyudu.
Mete gün bitiminde yorgun argın eve döndüğünde geceyarısı olmak üzereydi...Yeni bir güne başlarken hala içinde yalnız kalmaya hazır olmadığını hissediyordu..Zamanı gelmişti kendisi olmanın...Gecelere akıp belki de biriyle tanışıp delicesine hesapsızca sevişmenin zamanıydı artık...
Aslında aynada gördüğü kendi suretiyle yalnız kalmak istemiyordu..Zafer kazanmıştı ama yenik hissediyordu nedense?
Bir süper kahramana dönüşmek için biraz müzik ve içki istiyordu...Zor olmadı bu istediğine kavuşmak için her zaman takıldığı barda üç beş shut sonrasında karşısına ilk çıkan erkek super kahramanı oluverdi o gece...
Keskin kahve kokusuyla uyandı Mete.
Yattığı yerde başını çevirdi önce ...pencereden giren sabah güneşi gözlerini kamaştırdı...
Başağrısı hiç dinmemiş gibi hatırlattı kendini şiddetle...
örtüyü başının üstüne çekip uykuyu yeniden yakalamaya çalıştı...Kendi yatağında uyumadığını anladı aynı anda....
Burası neresi? Ben nerdeyim? Nasıl geldim buraya?
Örtüyü sıyırıp yatakta doğruldu...Çırılçıplaktı...
Loş sabah ışığında uyandığı odayı tanıdı....rahat bir nefes aldı....Tanımadığı evlerde, odalarda , yataklarda uyanmaktan hoşlanmıyordu,yaşadığı tek gecelik ilişkilerden bıkıp usanmıştı....Bu oda sevgiyle, dostlukla ve şehvetle paylaşılan saatlerin hatırasıyla doluydu...


yeni bir aşk-1.bolum sonu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder