Yaşlı kadın kahvesini bitirip fincanı masaya bırakırken, kaşlarını kaldırıp sesini biraz daha alçaltarak:
- -Peki güzelim bu şirketin senden ve ablandan başka varisi olmadığını unuttun mu?
- Bir gün herşeyin başına geçeceksin zaten, o zaman bütün ofisler ve sandalyeler senin olmayacak mı?
- -Anne olay bu kadar basit değil, babam her konuşmada özel hayatımla ilgili
- ileri geri konuşarak beni de kendini de boş yere üzüyor.
- -Özel hayatın derken, geçen sene attığın nişandan mı bahsediyorsun?
- -Ve başka şeyler...
Mete bunu söyler söylemez ayağa kalktı ve bir sigara yakmak için paketi çıkarırken
izin ister gibi annesinin yüzüne baktı :
- -Ne kadar içiyorsun günde bu meretten?
- -Bir paketi geçmiyor...
- -Umarım azaltırsın hatta bırakırsın bak hepimiz sonunda bıraktık...
Terastaki sarmaşıkların arasında korkuluklara dayanarak manzaraya karşı sigarasını içerken:
- - Babam da sen de sigaraya erken başlamışsınız, ben son bir kaç yıldır içiyorum
- günü gelince bırakırım...
- - Gelip oturmayacak mısın karşıma?
- - Bitti işte ...geldim...
Gözlerinin içine bakarak konuştu yaşlı kadın:
- - Oğlum , doğumundan itibaren anneannen benden daha yakın oldu hep sana,gençtim, çalışıyordum, kariyerimin başındaydım, iyi bir kimya mühendisi olmak istiyordum,büyükbaban da babanla benim birlikte çalışıp geliştirmemiz için bir işletme kurmuştu.
- -Bundan hiç şikayetin olmamıştı bugüne kadar...
- -İnsan zaman geçtikçe kendine de hayata da uzaktan bakıp daha farklı düşünebiliyor
- -Sen şimdi uzaktan mı bakıyorsun hayata?
- -Beni boşver...sen hayatın içindeyken olduğun yere doğru bakmalısın,arkadaşlarını, işini , sağlığıı düşünerek yaşamalısın.
- -Bütün bunlardan varacagımız noktayı merak ediyorum gerçekten
- -Ben seninle hep arkadaş olmak istedim,yaşamdaki tercihlerin nasıl olursa olsun bu ailenin biricik oğlusun ve baban ne derse ,nasıl konuşursa konuşsun onun gözbebeğisin.
Mete pek çok arkadaşını ve ilişkisini annesiyle paylaştığı için
bütün bu konuşmalardan babasının da haberi olduğunu,
ancak aile adının temiz ve onurlu kalması için ısrarla evlendirilmek istendiğini, başarısızlıkla sonuçlanan nişanın ardından evi terkederken anne babasının boşanma aşamasına geldiklerini bilmiyordu.
- -Bundan sonra senden tek bir söz istiyorum,
- nasıl ve nerde yaşarsan yaşa burası senin evin...
- -Biliyorum annelerin en güzeli....
Sarılırken gözlerindeki yaşları gizlemeye çalıştı ana-oğul,
Mete vedalaşıp gün ortasında parlak renkli giyinmiş insanlardan ve arabalardan yansıyan gün ışığı dolu caddede yürümeye başladı.
Yaz sıcağı bunaltıyordu...
Maçka Park'ında çocuklarını gezdiren anneler, profesyonel köpek bakıcıları, gençler ve işsiz pek çok insan güneşin tadını çıkarıyordu.
Mete parkın içinden geçerken yeni açılan modern görünümlü kafeler ve hemen yanındaki çimenliğe yayılmış çevredeki apartman görevlilerinin özensizliğine gülümsedi.Bakımı geciken havuzda oynayan mahalleli çoluk çocuk yaz tatilini burada geçiriyordu.
Bu park henüz çok bakımsızken, kalay yapan çingeneler, çalılar arasındas derme çatma kulubelerle dolu güvenlikten uzak bir kör noktayken, Mete sevgilisiyle geceleri buluşup parkın kuytularında seviştiğini hatırlıyordu.İnsan tutkularının peşinde ne kadar cesur davranabiliyordu.
İnci'nin telefonuyla geçmişinden bugüne döndü:
-Mete'cim, dünden beri nasılsın? meşgul etmedim ya?
-İyiyim güzelim, annemle kahvaltı ettim, çıktım , yürüyorum, hayrola?
-Valla hayırdır inşallah...bu sabah haftalık yönetim toplantısında arkadaşlarla senin işi konuştum,
-Helal kız sana, ne oldu peki?
-Şimdi şöyle, yabancı ortakı projelerde yabancı dil bilen asistan arıyoruz,
-Nasıl yani, tercüman gibi biri mi?
-Tam olarak değil, şiimdiye kadar görsel iletişim veya sinema bölümlerinde okuyan öğrenciler yarı zamanlı çalışıyordu...
-İyi de benim uzmanlığım değil ki bu...
-Mete, bırak da bitireyim, senin sinema ve fotoğraf ilgi alanın değil mi ?
-Evet,
-Yüksek lisans için Fransa'da beş yıl yaşamadın mı?
- Yaşadımsa ne olmuş?...
-Yaşarken ilgi alanlarının peşinden gidip vizyonunu genişletmedin mi?
-Abartıyorsun İnci...
-Abi, yaaaa...bi şey biliyorum ki konuşuyorum di mi?
-Tamam , şimdi burda konuşmayalım,
-Zaten onu diycem...yarın sabahtan Bozcaada'ya gidiyoruz, sen de geleceksin...
-Hoppalaaaa, iş yok güç yok...ne tatili bu ......?
Ertesi sabah İnci'nin 70 model kaplumbağasıyla yola çıktılar.
yeni bir anlaşma yaptıkları Fransız firmasının sanat yönetmeni ve reklam müdürüne mekan beğendirmek için reklam şirketini temsilen adaya gidiliyordu.
İnci'den başka bir de proje koordinatörü genç bir reklamcı buluşmaya giderken içlerinde hiç biri fransızca bilmediği için Mete'nin büyük yardımı olacaktı.
Bu park henüz çok bakımsızken, kalay yapan çingeneler, çalılar arasındas derme çatma kulubelerle dolu güvenlikten uzak bir kör noktayken, Mete sevgilisiyle geceleri buluşup parkın kuytularında seviştiğini hatırlıyordu.İnsan tutkularının peşinde ne kadar cesur davranabiliyordu.
İnci'nin telefonuyla geçmişinden bugüne döndü:
-Mete'cim, dünden beri nasılsın? meşgul etmedim ya?
-İyiyim güzelim, annemle kahvaltı ettim, çıktım , yürüyorum, hayrola?
-Valla hayırdır inşallah...bu sabah haftalık yönetim toplantısında arkadaşlarla senin işi konuştum,
-Helal kız sana, ne oldu peki?
-Şimdi şöyle, yabancı ortakı projelerde yabancı dil bilen asistan arıyoruz,
-Nasıl yani, tercüman gibi biri mi?
-Tam olarak değil, şiimdiye kadar görsel iletişim veya sinema bölümlerinde okuyan öğrenciler yarı zamanlı çalışıyordu...
-İyi de benim uzmanlığım değil ki bu...
-Mete, bırak da bitireyim, senin sinema ve fotoğraf ilgi alanın değil mi ?
-Evet,
-Yüksek lisans için Fransa'da beş yıl yaşamadın mı?
- Yaşadımsa ne olmuş?...
-Yaşarken ilgi alanlarının peşinden gidip vizyonunu genişletmedin mi?
-Abartıyorsun İnci...
-Abi, yaaaa...bi şey biliyorum ki konuşuyorum di mi?
-Tamam , şimdi burda konuşmayalım,
-Zaten onu diycem...yarın sabahtan Bozcaada'ya gidiyoruz, sen de geleceksin...
-Hoppalaaaa, iş yok güç yok...ne tatili bu ......?
Ertesi sabah İnci'nin 70 model kaplumbağasıyla yola çıktılar.
yeni bir anlaşma yaptıkları Fransız firmasının sanat yönetmeni ve reklam müdürüne mekan beğendirmek için reklam şirketini temsilen adaya gidiliyordu.
İnci'den başka bir de proje koordinatörü genç bir reklamcı buluşmaya giderken içlerinde hiç biri fransızca bilmediği için Mete'nin büyük yardımı olacaktı.
- -Nasıl bari yakışıklı mı?
- -Kim?
- -Koordinatör...
- -Ne o küçük beyimizin keyfi mi geldi ....
- -Her sıkıntılı dönem bir ferahlıkla bitermiş, belki de benim kısmetim açılır?
- -Haa bilmem...kendin görürsün...dünden gitti o ...bizi bekliyor...
- -Ser veririrm sır vermem mi diyorsun...
- -Bak şimdi bir yol ayrımı olacak onu kaçırırsak Ayvalık'ta buluruz kendimizi....
- -Ne olur söylesen uzun mu ? kısa mı? esmer mi?
- -Çocuk avutuyoruz sanki...
- -Kızım uyuzsun sen...uuu yuuuuuuuuuuz...u-y-u-z....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder